Çok ayıp Abdülkadir!
Abdülkadir Selvi arkadaşımdır. Düzgün bir insandır. Aynı gazetede çalışma imkânı bulduk. Hep, saygı ve saygı çerçevesinde kaldık. Birbirimizi incitmedik. Abdülkadir Selvi, ayrıca...
Abdülkadir Selvi arkadaşımdır. Düzgün bir insandır. Aynı gazetede çalışma imkânı bulduk. Hep, saygı ve saygı çerçevesinde kaldık. Birbirimizi incitmedik.
Abdülkadir Selvi, ayrıca, zarafeti ve nezaketi olan bir insandır. Bazı durumları, bazı tavır alışları, bazı sözleri kendine yakıştıramayacak kadar da özenlidir.
Dolayısıyla, dünkü “Yarın geç olmadan uyarayım istedim” başlıklı yazısını yadırgadım.
Daha doğrusu, “özensiz” buldum.
Evet, “Erdoğan’ı korumak, davayı ayağa düşürmemek, ileride ihanet edecekleri tespit etmek” bir yazar için (davaya gönül verdiğini söyleyen bir yazar için) “hareket noktası” olabilir. Bana göre değil ama hadi “anlaşılabilir ve tolere edilebilir bir haldir” diyelim. Abdülkadir Selvi de, belli ki, “Erdoğan’ı koruma” saikiyle davranıyor ve “yarın geç olmadan” bazı uyarılarda bulunuyor.
Kimin “yandaşlıkta” hangi mertebede bulunduğunu bilmiyorum. Kimin niyetinin daha “sahih” olduğunu da bilmiyorum. Yarın durum tersine döndüğünde kimin davayı satacağını, kimin barikatında muhkem kalacağını da bilmiyorum. Elimde, niyetleri ölçecek bir alet yok. Dolayısıyla, Abdülkadir Selvi’nin, “Ethem Menderes gibi olacaklar, davayı satacaklar” dediği kişilerle ilgili bir hüküm cümlesi kuramam. Bunun yanlış ve haksız olacağını düşünürüm.
Belki işin “Bazı tavırlar Erdoğan’a zarar veriyor” kısmını konuşabiliriz.
Bence bunu konuşalım.