Darbe mi, iç savaş mı?
Oluk oluk kan akacağını müjdeleyen zata soracak olursanız, elbette “iç savaş...” Çünkü bir yazısında, Erdoğan’dan kurtuluşun, ancak “bize çok acı çektirecek...
Oluk oluk kan akacağını müjdeleyen zata soracak olursanız, elbette “iç savaş...” Çünkü bir yazısında, Erdoğan’dan kurtuluşun, ancak “bize çok acı çektirecek büyük bir altüst oluşla” mümkün olacağını söylüyordu.
Bir başkası (yukarıdaki zatın kardeşi), kurtuluşu, “iç savaşın kanlı cehenneminden geçme” şartına bağlıyordu.
Bugün iç savaş çığlığı atan zevat, “Gezi kalkışması” döneminde darbeyi “daha yakın bir ihtimal” olarak görüyordu oysa.
Kendilerine “liberal” süsü veren çakallar, başarısızlıkla sonuçlanan Gezi kalkışmasının 27 Mayıs tipi bir darbeyi tetikleyebileceği tekrarlayıp duruyordu.
Çünkü Gezi’den sonra, Erdoğan’ın karşısındaki ittifak genişlemiş, “Cemaat”in katılmasıyla birlikte operasyonel güce ulaşmıştı. Darbe an meselesiydi...
Bugün darbe ihtimal zayıflamış görünüyor ama acaba öyle mi?
Mithat Perin’in anılarında okumuştum.
Menderes, kendisine yönelik bir girişimi “zayıf bir ihtimal” olarak görüyormuş. “Bu kadar başarılı oldum, Türkiye’yi kalkındırdım. Bana karşı bir girişim yapamazlar” düşüncesindeymiş. Bayar’ın kronik kuşkuculuğu bile onu uyandırmaya yetmemiş.
Mithat Perin, darbenin Menderes tarafından niçin zayıf bir ihtimal olarak görüldüğünü anlatırken şunları söylüyor: “Mısır’a bakarak böyle düşünüyorduk. Mısır’da 1952’de general Nasıl darbesi gerçekleştiğinde hepimiz gülmüştük... Mısır’ın geriliğine gülmüştük... Bizde böyle şeyler olmaz diyorduk. Çok şükür darbe gerilerde kaldı. Mısır’a bakarak, demokrasimizin geliştiğini düşünüyorduk.”