Doğan Medya Grubu bir memleket sorunudur
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, Doğan Medya Grubu’nun marifetlerini sayıp döktü. Muhtemeldir ki Aydın Bey hop oturup hop kalkmıştır......
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, Doğan Medya Grubu’nun marifetlerini sayıp döktü. Muhtemeldir ki Aydın Bey hop oturup hop kalkmıştır... Cumhurbaşkanı Erdoğan manşetlerden örnekler sundukça, “Ben böyle talihin içine...” diye saydırmıştır.
Kırılgan bir insana benziyor Aydın Bey.
Hemen etkileniyor. Küsüyor. İçine kapanıyor... Ya da tam tersi, telaşla düzeltme yolunu seçiyor ve durumun öyle olmadığını anlatmaya çalışıyor. Adeta paralıyor kendini...
Korkum şu:
Biraz daha üzerine gidilse, “İspatlayın, kendimi Taksim’de asayım” diye tutturacak. Ama yine asmayacak...
Olsun... Yine de riskli bir iddialaşma biçimi.
Her an her şey olabilir.
Salih Tuna riski daha da aza indirmek için, şöyle bir önlem geliştirmişti: “Aydın Bey iddialaştığı zaman ‘İspatlayın, Ertuğrul Özkök’ü asayım’ desin...” Ahmet Hakan Coşkun da olabilir... Hatta daha iyi olur. Aydın Bey, bizi kefen edebiyatının “ucuzluğuna” inandırmaya çalışan ama “kendimi asarım” edebiyatında (muhtemeldir ki) keramet vehmeden bu arkadaşın bedenini ortaya koyabilir. Sıfır risk...
Erdoğan, mezkûr yayında, Doğan Medya Grubu’nun marifetlerini sayıp dökerken, ayrıca meydan okudu. Birtakım ağır benzetmeler yaptı. Bu grubun bazı yazarları için “maaşlı şarlatanlar” filan dedi.
Diyebilirsiniz ki, “Ne gerek var buna? Cumhurbaşkanı’nın, bir medya grubunu karşısına alıp birtakım incitici sözler söylemesi doğru mudur? Bunun yeri ve zamanı mıdır? Memleketin başka sorunu mu kalmadı?”