Eline kan bulaşmış şair!
Haber, HDP sever gazetelerde “Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı ‘bulaşıcı cesaret’ adlı şiiri yasaklandı...” başlığıyla yayınlandı. Söylemesi ayıptır, arada...
Haber, HDP sever gazetelerde “Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı ‘bulaşıcı cesaret’ adlı şiiri yasaklandı...” başlığıyla yayınlandı.
Söylemesi ayıptır, arada sırada şiir okurum.
Hatta iyi bir şiir okuru bile sayılırım.
Daha doğrusu, Türk şiirinin serencamını izledim/izliyorum, kim nerede ne yazdı, yetişmeye çalışıyorum.
Baktığınızda, “şiir yasaklamak”, evet, çok da akılcı bir eylem gibi görünmüyor.
Nazım Hikmet’in şiiri uzun yıllar “yasaklı” sayıldı.
Onun şiirini okuyanlar, cebinde taşıyanlar, teksirle çoğaltanlar polis takibatına uğradılar, cezaevlerinde yattılar...
Devlet, Nazım Hikmet düşkünlüğünü, “şiir düşkünlüğü” olarak değerlendirmiyordu. Bu değerlendirmenin doğru bir tarafı vardı... Çünkü Nazım şiiri taşımak/bulundurmak bir aidiyete, bir “örgütlülüğe”, devletin “suç” kapsamında gördüğü bir siyasal tavra işaret ediyordu. Evet böyleydi, Nazım’ın şiiri çoğunlukla “örgütsel bir remz” gibi dolaştırılıyordu müntesipler arasında ama yine de “şiir”in suçlanması, şairinin âdeme mahkûm edilmesi aşırı bir refleksti ve devletimizin bu hastalıktan kurtulması için epey bir zaman geçmesi gerekiyordu.