ETA ve IRA Dağlıca’yı da üstlenmedi! Ne olacak şimdi?
Haber eski ama bir zihniyeti deşifre etmesi açısından önemli ve oldukça yeni... “Eski” dediğime bakmayın, üç-dört gün kadar önce Doğan...
Haber eski ama bir zihniyeti deşifre etmesi açısından önemli ve oldukça yeni... “Eski” dediğime bakmayın, üç-dört gün kadar önce Doğan Akın’ın “T24” sitesinde okumuştum.
Önce başlığı hatırlayalım: “Mardin’de yola döşenen patlayıcı infilak ettirildi, dört polis hayatını kaybetti!”
Dileyen, internetten, arama motorlarını devreye sokarak haberin aslına ulaşabilir.
Neymiş?
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, yola döşenen mayının infilak ettirilmesi sonucu bir emniyet amiri ve üç polis memuru hayatını kaybetmiş.
Site, “şehit” ifadesini kullanmıyor.
Bunun inançlarla ilgili bir tercih olduğu düşünülebilir. Şöyle söylenebilir: “T24 sakinleri, görevi başında öldürülen insanlar için bu ifadeyi kullanmıyor. Belki de şehit sözcüğünü alerjik buluyorlardır. İnanç meselesi. Saygı duyalım.”
Fakat saygı duyamıyoruz.
Bunun inançlarla ilgili bir tercih olduğunu da düşünmüyoruz.
Daha doğrusu düşünemiyoruz.
Çünkü aynı arkadaşlar (bazı haberlerinde ve yorumlarında), içinde “şehit” geçen cümleler kuruyorlar/kurabiliyorlar... “Basın şehidi filanca” gibi...
Demek ki “şehit” sözcüğüyle bir alıp veremedikleri yok.
Şehitliği sadece askere ya da polise yakıştırmıyorlar.
Bu kısmı geçelim. Hangi meslek grubundan insanları “şehit” ilan edeceklerine biz karar verecek değiliz. Sonuçta (inançlarla değilse de) tercihlerle ilgili bir durum. “İdeolojik tercih”ten bahsediyorum... Mümkündür. Geçelim ve asıl bombaya gelelim.
Haberin başlığına (özellikle “fiil” bildiren ifadeye) bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum: “Mardin’de yola döşenen patlayıcı infilak ettirildi, dört polis hayatını kaybetti!”
Burada üzerinde duracağımız konu, “ettirildi” fiili.
Başlık, “PKK’nın yola döşediği mayın patladı, dört polis hayatını kaybetti!” biçiminde düzenlenseydi, bu yazıya gerek kalmayacaktı.