Gevşek ağız!
Üst akıl da nedir ki” çıkışı, politik bir tutumu eleştirmek ve bizi daha sahih teoriler üzerinde düşünmeye davet etmekten kaynaklanmıyor. Daha çok, kodlarla konuşmayı seçen (nihayetinde...
Üst akıl da nedir ki” çıkışı, politik bir tutumu eleştirmek ve bizi daha sahih teoriler üzerinde düşünmeye davet etmekten kaynaklanmıyor.
Daha çok, kodlarla konuşmayı seçen (nihayetinde bir seçimdir bu) Erdoğan’a yönelik düşmanca tutumu meşrulaştırmaktan; daha doğrusu Erdoğan’a ait iddialarının altını boşalmaya dönük “operasyonel gayret”ten kaynaklanıyor.
Yani, “Üst akıl yoktur, üst akıl da nedir ki?” gevşekliğiyle konuşmak da, coğrafyamızda olup bitenleri anlamamıza ve doğru pozisyon almamıza yetmiyor.
Bölgemizde olup bitenleri anlamak için öncelikle “bilgi” gereklidir (doğru, “eğitim şart”) ama “bilgi” dediğinizde de bir şey söylemiş olmuyorsunuz.
Nihayetinde ne söylüyorsunuz?
Emperyalizmin düşük maliyetli bir kazanım mücadelesi olduğu dönem kapanmış... Güçlü aktör sayısı azalmış... Belirleyici olan yerel aktörlermiş...
Bu kadar basit mi?
Küreselleşmeyle birlikte yerel aktörlerin dinamizmi artmışsa ve bundan sonra coğrafyamızın kaderini “yerel aktörlerin beklentileri ve normları” belirleyecekse, “yerel aktörler”i sevk ve idare eden küresel aktörleri nasıl açıklayacağız?
Bütün ilişkiler steril mi?
Aynı zamanda yerel aktörmüş ve kendisini bir sosyolojiye monte etmiş gibi davranan DAEŞ’i (ve “küresel bağlantılarını”) nasıl açıklayacağız mesela?
Emperyalist Amerikan bayraklarıyla “kanton” kuran anti-emperyalist PYD’yi nasıl açıklayacağız?
PKK’yı nasıl açıklayacağız?
Ki, en az PYD kadar “sosyalist” ve anti-emperyalisttir...
Bir yerel güç/yerel aktör özelliği göstermeyen FETÖ’yü nasıl açıklayacağız?
Bu üç örgütün “sistematik saldırılarına” maruz kalan ve terörün açık hedefi haline getirilmiş Türkiye’yi nasıl açıklayacağız?