Kabahat sizi o masaya oturtanda
şinize “Erdoğan engelledi” demek geliyor... Siyasetinizi “Erdoğan nefreti” üzerine kurduğunuz için, koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasını ve “bozan...
şinize “Erdoğan engelledi” demek geliyor... Siyasetinizi “Erdoğan nefreti” üzerine kurduğunuz için, koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasını ve “bozan taraf” olarak Erdoğan isminin öne çıkmasını arzuluyorsunuz.
Bu gerçekleşmeyecek.
Bozan taraf (son görüşmeden bir netice çıkmazsa, ki çıkmayacak), şimdiden ilan ediyorum, CHP olacak.
Çünkü CHP, AK Parti’nin temel siyasetini oluşturan konularda, mütemadiyen, “bizim çizgimize gelirseniz, bizim çizgimizi korursanız” şerhini düşüyor.
Neymiş sizin çizginiz?
Eğitim, tamamen laik olacakmış. (Yüz bulabilseler, “Andımız” uygulamasını yeniden getirecekler, yanaşık düzen eğitimini tedrisata sokacaklar.)
Laik eğitim uyarınca, ilköğretimin 1+8+4 şeklinde “kalıcı” olarak düzenlenmesini öneriyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu bu görüşünde ısrarcı olmuş. Tabii, Milli Eğitim Bakanlığı’nı istiyor. Böylece, 28 Şubat darbesinin başaramadığı “budama” işini gerçekleştirecek, İmam Hatiplerin orta kısmını kapattıracak. İmam Hatip’leri, sadece imam ve müezzin yetiştiren niteliksiz bir meslek lisesine dönüştürecek.
Bir koalisyon kurulacaksa, bunun “laik bir koalisyon” olması gerektiğini öneren ve müstakbel ortağını “CHP çizgisi”ne davet eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun “laiklik” umdesine göre ele alınmasını istediği konulardan biri de dış politika.
Evet, CHP “laik dış politika” istiyor.
Bunun “millî” olanını, “gayrı millî” olanını duymuştuk da, “laik” olanına ilk kez rastlıyoruz.
Peki, nasıl bir şeymiş bu laik dış politika?
Bunu sık sık Halk TV ekranlarında gördüğümüz bir CHP milletvekili şöyle açıklamıştı: “Laik dış politika, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini benimsem