Lafı ortaya atıp kaçmak yok!
Sözcü gazetesinin bir “FETÖ organizasyonu” olduğunu anlamamızı sağlayan “deneyimli” gazeteci ağabeyimiz şu sıralarda manidar bir suskunluğu benimsemiş durumda. Niye “manidar” dediğimi...
Sözcü gazetesinin bir “FETÖ organizasyonu” olduğunu anlamamızı sağlayan “deneyimli” gazeteci ağabeyimiz şu sıralarda manidar bir suskunluğu benimsemiş durumda.
Niye “manidar” dediğimi bilmiyorum.
Bir şey mi ima ediyorum?
Muhtemelen konuşması/yazması gerektiğini düşündüğüm için kullandım o ifadeyi.
Kasıtla sustuğunu anlatmaya çalışmıyorum elbette...
Fakat konuşmama/yazmama ısrarını sürdürürse, suskunluğu manidar olacak. Hoş olmayacak.
Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay genç bir müteşebbis...
Gazeteciliğini bilmiyorum... “Sözcü” gazetesi intişar edinceye kadar, meslekle ilişkisine dair bir bilgiye sahip değildik. Ya da ben duymadım.
Babasını tanıyoruz ama:
Ertuğrul Akbay.
Bizim kuşak daha iyi tanır... Enteresan bir gazeteciydi. Nerede alengirli, zor, bir gazetecinin merak sınırlarını aşan tuhaf bir iş varsa bunu sürerlerdi. Dönemine göre, parlak işler çıkarırdı. Bir eli spor dünyasında, bir eli sahne ve sinema dünyasındaydı. Arada sırada, girdiği ışıltılı dünyadan asparagas haberler geçer, “Gölge Adam” mahlasıyla dedikodu yazıları yazardı. Sonra bu mahlasla iddialı siyasi kulis yazıları yazmaya başladı. Daha sonra “Gölge Adam” isimli bir gazete çıkardı.
Ertuğrul Akbay, sporculuğuyla da övünen bir meslek büyüğümüzdür.
Övünmekte de haklıdır.
Hâlâ bir gram fazlalık bulunmazmış vücudunda... Hâlâ çok koşarmış, hâlâ saatlerce yüzermiş, hâlâ bilmem kaç kilogram ağırlık kaldırırmış. Bir delikanlı gibi “fit”miş, vs... (Bunlar kendi ifadeleri.)