Neye 'hayır' diyor
Bu yazı erkenden yazılıyor. Akşama “Erdoğan-Trump görüşmesi” var. Siz bu yazıyı okuduğunuzda görüşme neticelenmiş, Amerika-Türkiye ilişkilerinin (PYD/PKK’ya endeksli ilişkilerin) bundan...
Bu yazı erkenden yazılıyor. Akşama “Erdoğan-Trump görüşmesi” var.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda görüşme neticelenmiş, Amerika-Türkiye ilişkilerinin (PYD/PKK’ya endeksli ilişkilerin) bundan sonra alacağı “seyir” netleşmiş olacak.
Dolayısıyla (belki de), bu yazıdaki hüküm cümlelerini gülümseyerek okuyacak, yazarının “öngörüsüzlüğüne” (!) acıyarak bakacaksınız.
Beni (şimdilik) görüşmeden çıkacak neticeden çok, Türk matbuatının PYD/PKK konusunda takındığı tavır ilgilendiriyor.
Birileri şöyle bir şeyler yazmıştı (mealen aktarıyorum): “Nasıl ki Barzani’yle iyi ilişkiler kurduk, Salih Müslim’le de aynı şeyi deneyebiliriz.”
Demek istiyordu ki, Suriye’nin kuzeyine konuşlanmış PYD’yi düşmanlaştırmaktan vazgeçersek ve Barzani’ye uyguladığımız dostluk tarifesini PYD/PKK için de devreye sokarsak, ABD’yle iyi ilişkiler kurabiliriz, en azından müttefikimizin gözüne gireriz.
Bu akılları veren zat, çok değil, bundan birkaç yıl önce, “Azgın Peşmerge” gibilerden yazılar yazıyordu.
Erdoğan’ın gayretleriyle Türkiye’yle iyi ilişkiler kuran, yani Türkiye için “güvenlik sorunu” oluşturmayan Kuzey Irak yönetimi, bu akıllı yazara göre yok edilmesi gerekli öncelikli tehditti.