O da şerefsizmiş
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Boğazdaki yalısında viski içip HDP’ye oy veren şerefsizler” çıkışından sonra, bu siyasi liderin danışmanı olduğunu söyleyen bir...
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Boğazdaki yalısında viski içip HDP’ye oy veren şerefsizler” çıkışından sonra, bu siyasi liderin danışmanı olduğunu söyleyen bir zat (gazeteciymiş) çıktı ve “Evet, böyle şerefsizler var. Bunlar 3 bin kişi. Listesi çantamda” gibilerden bir açıklama yaptı.
Eskiden “hain listeleri” tutulurdu.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş (Refah ve Fazilet partilerini kapattıran zat), “Araştırdım, Türkiye’de tamı tamına 200 bin hain var!” demişti.
Bu rakamı nasıl elde ettiği sorulduğunda, gayet kendinden emin bir ifadeyle, şu karşılığı vermişti: “Kamran İnan Bey söyledi... Ben de araştırdım, rakam doğru çıktı.”
Şimdi “şerefsiz listeleri” tutuluyor.
Devlet Bahçeli’ye göre, şerefsizliğin tek ve biricik kıstası HDP’ye oy vermek değil... Aynı zamanda “Boğaz’da yalı sahibi olmak” ve “Erol Taş kahkahaları” eşliğinde bol bol viski tüketmek gerekiyor.
İler tutar bir yanı var mı bu sözlerin?
Elbette yok...
Kıstas Boğaz’da yalı sahibi olmak ve viski tüketmekse, bu ülkede MHP’ye oy veren, oy vermiş mebzul miktar yalı sahibi bulunabilir. Mutlaka viski de içiyorlardır.
Problem, son zamanlarda “ırkçı” söylemlere yönelen HDP’yse, bu ülkede tersinden “ırkçılık” yapan başka partiler de var... Sözgelimi MHP... HDP “siyasal Kürtçülük” yapıyorsa, MHP de en kralından “siyasal Türkçülük” yapıyor ve bu iki yapı birbirlerini üretip duruyorlar.
Konuyu belki de “şeref” bağlamından çıkarıp tartışmak gerekiyor.
Bahçeli, “Sol ve sosyalist olduğunu iddia eden yapılar, neden bu ülkenin zengin muhitlerinden destek görüyor? Burada bir problem yok mu?” demiş olsaydı, haklı olurdu. Belki Türkiye’nin kendine özgü “sınıfsallığına” ilişkin verimli (siyasal) bir tartışmayı başlatabilirdi.
Bu haliyle tartışamıyoruz ve “Devlet Bahçeli ayıp etmiştir, nefret suçu işlemiştir” deyip geçiyoruz.
Bundan sonrasını işin eğlencesi oluşturuyor.
İçinde “şerefsizlik” geçen iddialı ve atarlı cümleler kurulur da, Hasan Cemal bundan alınganlık çıkarmaz mı?