Oktay Bey’e kapağımdır
Değerli Oktay Bey, ister “Kurucu Meclis” üyeliğinden sonra Londra’ya gönderilmiş olun, ister İngilizcenin kitabını yazmış olun, isterse kendi isteğinizle Hürriyet’ten affınızı...
Değerli Oktay Bey, ister “Kurucu Meclis” üyeliğinden sonra Londra’ya gönderilmiş olun, ister İngilizcenin kitabını yazmış olun, isterse kendi isteğinizle Hürriyet’ten affınızı istemiş olun.
Durumunuz değişmiyor.
Bunlar sizin “Demokrat Parti karşıtlığı” ve “Menderes düşmanlığı” özelliklerinizi değiştiren “hasletler” (!) değil.
Bir Demokrat Parti karşıtıydınız.
Bilinen Menderes düşmanlarından biriydiniz.
Kurucu Meclis üyesiydiniz.
Ki, 61 anayasası kazığında (“çifte parlamento” uygulamasında) sizin de katkınız vardı.
Darbeyi sevinçle mi karşıladınız, bilmem...
Çok üzüldüğünüzü de sanmıyorum.
Menderes’in idam edilmesi evet, içinizde bir “kırılmaya” yol açmış olabilir ama bunu olması bir durum (bir akıbet, kaçınılmaz bir son) olarak gördüğünüz ve onayladığınız da sır değil.
Ki, bu “son”a işaret ederek, sürekli aba altından sopa gösterdiniz, sürekli siyasetçileri Menderes’in akıbetiyle korkuttunuz; “Menderes de böyle yapmıştı”, “Sonu Menderes gibi olur”, vs...
Bir zamanlar darbeyle korkuttuğunuz Meclis’e “üye” seçildiniz. Bu da tarihin galip cilvelerinden biri...
Hürriyet maceranıza gelince...
Haklısınız.