Samimiysen, önce garsonunu kov!
Muhterem Aydın Doğan, referandumda “hayır” oyu kullanacağını söyleyen bir elemanını (bir televizyoncuyu), “Bu çocuk tarafsızlığını yitirdi” gerekçesiyle...
Muhterem Aydın Doğan, referandumda “hayır” oyu kullanacağını söyleyen bir elemanını (bir televizyoncuyu), “Bu çocuk tarafsızlığını yitirdi” gerekçesiyle kovmuş.
Bununla kalmamış, yine grubundan bir köşe yazarını, aynı gerekçelerle kapı dışarı etmiş.
İnanıyor musunuz?
Ben inanmıyorum.
Referandumda ne yönde oy kullanacağını söyleyenlere bu tarifeyi uygulayacaksa, işe özel garsonundan başlasın. Bir gazetesinde köşe de verdiği garsonu, aylardır referandum ve “evet” oyu kullanacaklar hakkında “tarafsızlık” sınırlarını zorlayan, epey zorlayan “terbiye dışı” yazılar yazıyor.
Bir başka yazarı, üç parçalı köşesinde, her gün üç kez Erdoğan’a ve “evet”çilere çakıyor; ayda 90, yılda 1080 yazı eder. Üstelik çirkin ve yüz kızartıcı yazılar...
Bir başka yazarı, göğsünü gere gere, “Benim oyum ‘evet’ olacak!” diyor.
Bir diğeri, FETÖ’cülerle dirsek teması halinde, Cumhurbaşkanlığı sisteminin getireceği “kötülükleri” sıralayıp duruyor.
Hiçbiri tarafsızlığını yitirmiyor.
Hiçbiri kovulmuyor.
Olan, İrfan Değirmenci’yle Hakan Çelenk’e oluyor.
Hakan Çelenk’i bir televizyon programında izlemiştim... Kendisini tanımam etmem... Düşüncelerini gayet oturaklı, gayet efendice ve bilgiye dayalı cümlelerle, kırıp dökmeden, kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılamadan dile getirdi. “Ben bu referandumda tarafsızım” deyip, dümeni “hayır”a kıran kıvrak arkadaş gibi değildi. Netti... Bence yazık oldu.
HAMİŞ
BİR- İrfan Değirmenci, reyting kurbanı oldu. İzlenmediği için gönderildi... Hakan Çelenk’le yollar, bir-iki hafta kadar önce ayrılmıştı, “küçülüyoruz” gerekçesiyle...
İKİ- Referandumda “hayır” oyu kullanacağını söyleyenler tarafsızlığını yitiriyor da, Fatih Çekirge gibi “Benim oyum evet olacaktır” diyenler yitirmiyor mu? Bu nasıl bir “tarafsızlık” telakkisi? Aydın Doğan’ın garsonu bu saçma durumu mavra malzemesi yapmayı düşünür mü? “Ben mavracıyım, babamı bile tanımam!” diye sallayıp duruyordu.
Hadi bakalım çocuğum... Salla bir yazı. Görelim kalıbını!