Sen hâlâ konuşuyor musun?

Kaç yıldır mesleğin içindeyim. Muhataralı dönemlerden geçtim. Yüzlerce, binlerce insan tanıdım. Karakterlerin ve kişiliklerin nasıl kırıldığına şahit oldum. Nasıl bir ülkede...

Kaç yıldır mesleğin içindeyim. Muhataralı dönemlerden geçtim. Yüzlerce, binlerce insan tanıdım. Karakterlerin ve kişiliklerin nasıl kırıldığına şahit oldum.

Nasıl bir ülkede yaşadığımı, kırılganlıkların hangi koşullarda ortaya çıktığını bildiğim için de, hiçbir şeye şaşırmadım.

Evet, artık hiçbir şey şaşırtmıyor beni ve “insani” olan her tutumun, her kırılmanın, her dönüşümün kendi içinde tolere edilebileceğini, tolere edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Fakat böylesini görmedim.

İlk elde aklıma gelen ağır sıfatlandırmaları bir kenara koyuyorum. En ağır sözcüklerle mukabeleyi hak eden bir “karakter”le karşı karşıya bulunduğumuz gerçeğine rağmen...

Bir “insan”dan değil, bir “karakter”den söz ediyoruz çünkü.

Bu “karakter”in ismi Can Dündar...

İçli, romantik, bizi duyarlıklardan duyarlıklara sürükleyen buğulu ses tonuyla dünyamızda yer edinmiş bu “karakter”in içinde, türü belirsiz bir “varlık” gizliymiş.

İnsan, “yalancılığı” tescil edildiğinde, utanır, üzülür, ne bileyim, durumu toparlamaya çalışır.

Bu “karakter”in pervası yok. Utanması da yok...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siz CHP'liler hep böyle misiniz? 27 Ekim 2020 | 2.321 Okunma Enver Altaylı, Fetullah'ın asker arkadaşıydı 26 Ekim 2020 | 5.099 Okunma Boşboğazlığın işe yaradığı anlar 16 Ekim 2020 | 2.169 Okunma Bahçeli neden Bişkek uyarısı yaptı? 14 Ekim 2020 | 1.224 Okunma Siyasi ahlak ve Kılıçdaroğlu 13 Ekim 2020 | 3.675 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar