Sistemi halk kuracak, siz de mal mal bakacaksınız!
16 Nisan referandumunun, sadece “referandum” nitelemesiyle açıklanamayacağını (“referandum”a indirgenemeyeceğini), halk oylamasıyla murat edilen “sonuçlara” bakarak daha rahat...
16 Nisan referandumunun, sadece “referandum” nitelemesiyle açıklanamayacağını (“referandum”a indirgenemeyeceğini), halk oylamasıyla murat edilen “sonuçlara” bakarak daha rahat söktürebiliriz.
Bir “karar oylaması”ydı bu...
Eski sistemle (eski sistemin hastalıklarıyla) boğuşarak mı devam edecektik, mezkûr hastalıkların sağaltıldığı ve artık önümüze bakacağımız yeni sistemi mi kuracaktık!
Daha net anlaşılması için, bir soruyla devam edelim:
Kurucu irade kimdir, nasıl oluşur?
İkinci soru:
Kurucu irade meşruiyetini nerden almalıdır?
Bu “kolay” gibi görünen sorulara vereceğimiz cevap bellidir: Kurucu irade halktır, meşruiyetini de halktan (halkın inanç ve değer tercihlerinden) almaktadır.
İmparatorluk yıkıldıktan sonra Cumhuriyet’le devam etme kararı alan kurucu irade (yönetici ve bürokrat sınıf), tasarruflarını Osmanlı Mebusan Meclisi’nin devamı olarak Ankara’da teşekkül eden Büyük Millet Meclisi’ne dayandırdı. Yani, “değişim”i, halkın temsilcileri eliyle (parlamentoyu devreye sokarak) gerçekleştirdi.
Dolayısıyla “meşruiyetin kaynağı halktı” şeklinde bir çıkarsamada bulunabiliriz (“dolaylı bir irtibat” kurabiliriz) ve bu çok da yanlış olmaz...
Bu hatırlatmayı meşruiyet tartışması açmak için yapmıyorum.
Doğrudur... “Meşruiyetin kaynağı” olarak gösterilen “halk”ın inanç ve değer tercihleri fazla dikkate alınmamıştı ama bu, yapılan işin meşruiyetini gölgelemez. “Yasallığını”zaten gölgelemez...
En fazla, “eksik kuruldu, maksadın dışına çıkıldı” diyebiliriz.
Esas Teşkilatı (anayasa) düzenlenirken de, yine devrede “halkın temsilcileri” (yani Meclis) vardı.