‘Ulan hepiniz oradaydınız be!’
Konu beni ilgilendirmiyor... Başkasının topuna girecek halim de yok... Etyen Mahçupyan ve Ali Bayramoğlu gerekli cevabı, hem de fazlasıyla verdiler. Fakat, yine de “hakkaniyet” gereği, bir şeyler yazmak...
Konu beni ilgilendirmiyor... Başkasının topuna girecek halim de yok... Etyen Mahçupyan ve Ali Bayramoğlu gerekli cevabı, hem de fazlasıyla verdiler.
Fakat, yine de “hakkaniyet” gereği, bir şeyler yazmak zorundayım
Doğan Akın’la, yukarıda adı geçen ikili arasındaki kavgadan söz ediyorum.
İlk bakışta, nasılsa ayrı düşmüş “mahalle arkadaşları” arasındaki kavga gibi görünüyor...
Doğan Akın’ın, “Sen niye burada değilsin? Acaba bir gün aramıza dönebilecek misin? Döndüğünde o eski itibarı bulabilecek misin?” tadındaki, ağır tehdit içeren yazısına Etyen Mahçupyan da, Ali Bayramoğlu da, siyaset üzerinden bir okumayla cevap verdiler.
Doğan’ın yazısı buna değer miydi?
Sanmıyorum.
Daha doğrusu, değmezdi.
İlk bakışta, nasılsa ayrı düşmüş mahalle arkadaşları arasındaki kavga gibi görünen ve arada “Sen niçin oradasın? Para tatlı mı geldi cicim?” türünden sözlerin ve belden aşağı ifadelerin sarf edildiği kavga, yine ilk bakışta siyasi bir kavga gibi görünse de asla siyasi bir kavga değil.
Siyaset üzerinden bir okuma, Doğan Akın’ın derdinin ne olduğunu açıklamaya (anlamamıza) yetmiyor.
Doğan Akın’ın bir derdi var mı?
Onu da bilmiyoruz
Daha çok demokrasi mi istiyor, barış mı istiyor, memleketin doğru dürüst yönetilmesini mi istiyor, silahların susmasını mı istiyor, siyaset üzerindeki vesayetin ortadan kaldırılmasını mı istiyor, sınırsız özgürlük mü istiyor?
Ne istiyor, bilmiyoruz.