Vantilatör
Bir zamanlar bir milletvekili vardı... İsmini anmayayım da, maraza çıkmasın. “Fırıldak” namıyla maruftu hani. Neredeyse 15 günde bir parti değiştirirdi. Bunun matbuatta da muadilleri türedi... Duruma, siyasi havaya...
Bir zamanlar bir milletvekili vardı... İsmini anmayayım da, maraza çıkmasın. “Fırıldak” namıyla maruftu hani. Neredeyse 15 günde bir parti değiştirirdi.
Bunun matbuatta da muadilleri türedi...
Duruma, siyasi havaya, çıkarlara ya da psikolojik ortama göre fikir ve ahlak değiştiren gazeteciler...
Fakat arada küçük (belki de büyük) bir fark var.
İkide bir parti değiştiren milletvekilinin davranışlarını, büyük ölçüde içinde bulunduğu “hal” belirliyordu. Duygusal gelgitleri olan bir siyasetçiydi ve kendince “doğru”yu bulmaya çalışıyordu.
Matbuattakiler daha hesapçı, daha hin... “Doğru”yu aramak gibi bir dertleri yok. Sebat ettikleri bir fikir de yok... Duruma, siyasi atmosfere ve rüzgârın estiği yöne doğru hareket ediyorlar.
Öyle bir cevvaliyet ki, “fırıldak” nitelemesi hafif kalıyor. İlle bir ad bulmamız gerekecekse, ben “vantilatör”ü öneriyorum; “Vantilatör Hasan, Vantilatör Ahmet” gibi...
Konuyu nereye bağlayacağım anlaşılmıştır sanırım.
Hürriyet’in arsız tetikçisi, “dengeleyelim, göze batmasın” serisinden kaleme aldığı son yazısında, sırasıyla Selahattin Demirtaş’ı, Fethullah Gülen’i ve bir “Şii partisi” olma yolunda hızla ilerleyen CHP’yi arkalamış.
Muhtemelen, “Başkanlık sistemini destekledin, akademisyenler bildirisine çaktın, Demirtaş’a salladın, mülaaneci kesimi yerin dibine soktun... Epey de müşteri kaybettin. Şunu biraz dengele!” demişlerdir.
Dengeleyebilmiş mi peki?
Dengelemiş...
Belki de kendi kendine bu muhasebeyi yaptı, “çok ileri gittik, biraz ortayı bulalım” filan dedi. Bilemiyorum...
Kurnazdır...
Her şeyi en ince detayına kadar düşünür.
Neyi nerede söyleyeceğini, hangi zeminde ne kadar süreyle duracağını bilir.
Bazen de, “çıkarlara” göre konum ve fikir değiştirir. Eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i konu alan yazılarını hatırlayalım... Birkaç hafta öncesine kadar en rezil cümlelerle saldırdığı İbrahim Şahin hakkında “Yıldızı parlayan bürokrat” diye yüz kızartıcı bir yazı yazmıştı.
Bu yazıyı niçin yazdığını biliyorsunuz...
Bazen “ihale” gelecek yerden övgüyü esirgememek gerekiyor.