Yandaşları içeri tıkacak bir koalisyon aranıyor
Sıkıcıdır... Böyle yazılar yazmak ve okuru bir “oldu-bitti” karşısında düşünmeye zorlamak sıkıcıdır ve bu satırların yazarına uygun...
Sıkıcıdır... Böyle yazılar yazmak ve okuru bir “oldu-bitti” karşısında düşünmeye zorlamak sıkıcıdır ve bu satırların yazarına uygun bir “iş” değildir.
Dünkü, “Erdoğan-Baykal” buluşmasının verdiği gazla, olası koalisyon senaryolarına katkı niyetine de okunabilecek ve asla kalemim olmayan bir yazı yazdım.
Meseleyi doğru kavrayabilmek için de, iki eski CHP milletvekilini, bir eski CHP genel başkan yardımcısını (ki, yakın dostumdur) ve AK Parti kulislerini iyi bilen bir “yandaş gazeteci” arkadaşımı aradım. Sonucu da yazdım:
Bir “koalisyonlar dönemine” gireceksek (ki, seçim sonuçları bunu gösteriyor), koalisyon hükümetlerinin bir parçası olmak, AK Parti’den önce, CHP için bir ihtiyaç olarak beliriyor. Yani Kemal Kılıçdaroğlu “liderliğini” kurtarmak,“başarısızlığını” unutturmak için, illa ki bir koalisyon hükümetine “aza” yazılmak durumunda.
Şunu da ekledim:
Erdoğan, muhtemel bir AK Parti-CHP koalisyonuna sıcak bakabilir, ekonomik istikrarın güçlü bir koalisyonla devam edebileceği düşüncesinde olduğu için, bu formülü kategorik olarak dışlamayabilir ama mesajını Baykal aracılığıyla iletmez. En azından, bu basiretsizliği göstermez...
Koalisyon görüşmeleri, öncelikle bu görüşmeye hak kazanmış taraflarca yapılır. Yani CHP, düşünülen bir ortaksa, bu teklifi iletme görevi Başbakan Ahmet Davutoğlu’na aittir. Dolayısıyla, “Erdoğan-Baykal” buluşmasını olası bir koalisyonun işareti sayan arkadaşlar hem yanılıyorlar, hem ayıp ediyorlar.