Yeni terörist başı Türkiye’ye iade edilsin mi?
Eskisini 1998 yılında yakalayıp teslim etmişlerdi. Şimdi İmralı’da yatıyor... Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, bir sabah, televizyonların karşısına geçip, heyecanla, eli ayağı...
Eskisini 1998 yılında yakalayıp teslim etmişlerdi. Şimdi İmralı’da yatıyor...
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, bir sabah, televizyonların karşısına geçip, heyecanla, eli ayağı titreyerek, bu “mutlu olayı” duyurmuştu.
Sonra da, “Amerika Apo’yu niye teslim etti? Bir türlü çözemedim!” demişti.
Sırada ikincisi var: Fethullah Gülen.
Süreç, şimdi, din ve hizmet alanını kullanarak toplumsal meşruiyet kazanan ama alamet-i farikası devlet içinde örgütlenip, devleti içeriden dönüştürmek (ele geçirmek) olan FETÖ silahlı terör örgütünün lideri Fethullah Gülen için işliyor.
FETÖ liderini resmen Amerika’dan istedik.
Konunun uzmanları, iki gündür, Gülen’in Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceğini tartışıyor.
Kamuoyunun görüşü “iade edilsin” yönünde.
Naçizane, ben de, konu hakkındaki birkaç söz söylemek istiyorum.
Gülen’in Amerika’ya sığınması (“geçici oturum” alması) uzun bir “istihbarat öyküsü”dür. Hangi kanallarla Amerika’ya gittiği, kimlerin (hangi CIA direktörlerinin) referansını kullandığı, hangi odaklar tarafından himaye edildiği ve hâlâ himaye edilmekte olduğu artık sır değil... Kasım Gülek ve Graham Fuller’den başlayarak bir dizi isim sıralayabilirsiniz. Bunları FETÖ’cüler de doğruluyor.
Soru şu:
Gülen, tedavisi süresince (tedavi için Amerika’ya kaçtığını söylemişti) hangi “faaliyetlerde” bulundu niçin “misafirliğini” (!) uzatmak zorunda kaldı?
Bu sorunun cevabı 15 Temmuz’da iyi kötü ortaya çıktı. Fethullah Gülen’in Türkiye’de darbe örgütleyen azılı bir terör örgütünün lideri olduğu (kesin bilgilerle) anlaşıldı.
İkinci soru şu olmalı o halde: