Zırlak
Sözlüklerde, “zırlak” kelimesinin karşısında şu açıklama yer alıyor: “Düz, parlak, kaygan.” Başka anlamları da var elbette: “Yerli yersiz bağıran, geveze, çok...
Sözlüklerde, “zırlak” kelimesinin karşısında şu açıklama yer alıyor: “Düz, parlak, kaygan.”
Başka anlamları da var elbette: “Yerli yersiz bağıran, geveze, çok konuşan...”
Fakat asıl anlamı “sık ağlayan...”
Bütün bu karşılıklar arasında benim yakınlık duyduğum ve birazdan tartışacağımız konuyu kavramamıza yardımcı olacak tek karşılık sonuncusu... Yani, “sık ağlayan...”
Bu açıklamayı niçin yapıyorum?
Hakaret kastımın bulunmadığını anlatmak için... Sonuçta, ülkenin saygın bir medya patronuyla konuşuyoruz. Bu saygın medya patronunun beslediği tetikçiler, rakip konumda bulunan medya patronlarına (Cem Sancar’ın ifadesiyle), “hadsiz bir ergen” gibi eşcinsel göndermesi yapsa da, belden aşağı bile sayılmayacak adi göndermelerle günü kurtarmanın derdine düşse de, biz bu aşağılık tutumları temellük edemeyiz. Tıynet ve şeref meselesi... “Patronun manevi oğlu” havalarında ortalıkta dolaşıp sonunda “teknede garsonluğa” tamah edenlerden her şey beklenir. Biz bu karakterle yarışamayız.
Konumuzun, Doğan Medya Grubu Onursal Başkanı Aydın Doğan olduğu
anlaşılmıştır.
Dün (daha doğrusu önceki gün), matbuat âlemi, Aydın Doğan’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği mektubu konuştu.
Hemen ilk düşüncemi söyleyeyim (devamını, Aydın Bey’e hitaben, maddeler halinde sıralayacağım):