40 senelik karar

Anayasa Mahkemesi'nin 968 tarihinde verdiği bir karar var: "Engelli seçim düzeni, demokrasi ile bağdaşmaz" diyerek barajlı d'Hondt sisteminin barajını iptal etmiş.
Bu karardan sonra 69, 73 ve 77 seçimleri barajsız d'Hondt sistemine göre yapılmış.
1960-1980 dönemi
• Barajlı d'Hondt Usulü (1961 seçimleri)
• Millî Bakiye Usulü (1965 seçimleri)
• Barajsız d'Hondt Usulü (1973, 1977 seçimleri)
1980 sonrası
- Çifte Barajlı d'Hondt Usulü (1983 seçimleri)
- Çifte Barajlı d'Hondt+Kontenjan Usulü (1987, 1991 seçimleri)
980'den sonra çifte barajlı sisteme geçildiği hâlde demokrasi ile bağdaşmış, hiç kimsenin aklına, "Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kararı vardı" demek gelmemiş veya gelememiş.
965'te millî bakiye sistemi uygulanmış. Seçmen tabanı itibariyle bugünkü AKP ile aynı konumda olan Adalet Partisi yüzde 52 oy almış.
Adalet Partisi'nin önünü kesmek için yapılan değişiklik oy oranında patlamaya sebep olmuş.
Seçim sistemi ile bu kadar oynayan ülke yok. Hiç en iyinin arayışı olmamış. Hep günü kurtarma telaşı olmuş. Her gelen kendi açısından bakmış, ama çoğu zaman işine yaramamış.
983 ve 2007'de de benzeri şeyler oldu.
Bugün artık çok kimse 367 kararının oy patlamasında pay sahibi olduğunu kabul ediyor.
Örtülü, dolaylı aleni her türlü müdahale ters tepiyor.
Bu tepkinin hesaba katılmaması manidar.
Eğer hesaba katılıyorsa kim kimi aldatmış oluyor.
Somut bir örnek üzerinden gidersek, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde 367 konusunu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan CHP hangi tarafa çalışmış oluyor.
Kamuoyu oluşturulmasına yardım edip seçmen kitlesini ikiye bölenler kimin için çalışmış oluyor.
O an farkında değillerse daha sonra yaptıkları muhasebeden nasıl bir sonuç çıkarmışlardır.
....
Aynı denklem bu referandum öncesinde kurulamadı. Düşman konusunda inandırıcı olunamadı veya somut bir düşman bulunamadı. Bunda CHP'nin tavrının da payı var.