Bayramlık masal
Bir tüccar, mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu insanların en çok bileninin yanına yollamış. Delikanlı, bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, bir tepenin üstünde...
Bir tüccar, mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu insanların en çok bileninin yanına yollamış. Delikanlı, bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, bir tepenin üstünde bulunan güzel bir şatoya varmış. Aradığı adam burada yaşıyormuş. Tüccarın oğlu, şatonun salonunda hummalı bir manzara ile karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu masada "çok bilen" sırayla bu insanlarla konuşuyormuş. Delikanlı sıranın kendisine gelmesi için tam iki saat beklemiş. Sonra ziyaret sebebini açıklamış. Çok bilen, "git sarayı dolaş gel, konuşalım" demiş. Sonra delikanlının eline bir kaşık vermiş, bu kaşığa bir damla sıvı yağ koymuş ve hatırlatmış: "Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinde tutacak ve yağı dökmeyeceksin!" Delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkmaya başlamış. Gözünü kaşıktan ayırmamış. İki saat sonra çok bilenin huzuruna gelmiş. Çok bilen, "Güzel" demiş; "Peki yemek salonundaki acem halılarını gördün mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenlerimi farkettin mi?" Utanan delikanlı bir şey farketmediğini itiraf etmiş. Çünkü iki damla yağı dökmemek için bütün dikkatini kaşığına vermiş. Çok bilen, "Öyleyse git, sözünü ettiğim harikaları gör gel" demiş. Delikanlı rahatlamış. Kaşığı alıp tekrar sarayı gezmeye çıkmış. İkinci gezisinde her şeye en ince ayrıntısına kadar dikkat etmiş. Çok bilenin yanına dönünce gördüklerini eksiksiz anlatmış. "Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?" diye sormuş çok bilen. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın döküldüğünü görmüş. Çok bilen, "Sana verebileceğim tek öğüt var" demiş; "Mutluluğun sırrı harikaları görmektir ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan." Paulo Coelho'nun masalındaki gibi herkesin kaşığında kendine göre iki damla yağı var. Mesele onu dökmeden dolaşmak.