Ben bu hikâyeyi sevmiştim (Hikâyenin kahramanı ölmüş)
Anne İngiliz.. Baba Türk..Aile İstanbul'da yaşıyor. Varlıklı ve tanınan bir aile.. Bu ailenin yardımcısı şaşkın hâlde anlatıyor:İki sene önce ilk gittiğimde evi temizlerken sıra tam kızın...
Anne İngiliz.. Baba Türk..
Aile İstanbul'da yaşıyor. Varlıklı ve tanınan bir aile.. Bu ailenin yardımcısı şaşkın hâlde anlatıyor:
İki sene önce ilk gittiğimde evi temizlerken sıra tam kızın odasına geldiği zaman anne; "Sen orayla ilgilenmeyeceksin. Kızım kendi odasını toplayacak, temizleyecek" dedi.
Kızım, dedikleri üniversite öğrencisi..
Yazın İngiltere'de okuyan erkek çocukları geldi.. Anne onun odasına da dokundurtmadı.. Kendi toplayacak, dedi.
Çocuklar haftada bir gün akşam yemeğinden sorumlu.. Sorumlu olan hazırlıyor, topluyor.
Benden önce daimi yardımcıları da yokmuş. Anne kanser tedavisi görmeye başladıktan sonra babanın ısrarıyla birini bulmaya karar vermişler..
Haftalık izinlerimin dışında ayrıca ayda iki gün izin yapmamı istiyor.. İhtiyacım yok, desem de, 'kendine zaman ayır' diyerek gönderiyor.
Çocuklar bahçedeki ağaçlardan da sorumlu. Sorumlu oldukları ağacı sulamak, dibini temizlemek, vakti gelince budamak.. Takip etmelerini istiyor.
Bahçede tavukları da var.. Onların beslenmesi ve bakımı ile kendisi ilgileniyor.
Geçen sene bahçeye diktiğimiz domates fidelerini böcek sardı.. İlaçlayalım, dedim.. Hayır dedi; kalanlar bize yeter.. Kimyasal ilaç kullanmayalım.
....
Yardımcıyı şaşırtan ne? Yardımcı, o standarttaki aileyi ölçüp tartacak hâlde değil.. Belli ki, daha önce hizmet vermek için gittiği ailelerle karşılaştırınca şaşırıyor.