Biraz Adil biraz değil
TESEV'in yargı konusunda yaptırdığı iki önemli çalışma vardı.Biri, Demokratikleşme sürecinde hâkimler ve savcılar,Diğeri, Demokratikleşme sürecinde toplumun yargı algısı.(Bu...
TESEV'in yargı konusunda yaptırdığı iki önemli çalışma vardı.
Biri, Demokratikleşme sürecinde hâkimler ve savcılar,
Diğeri, Demokratikleşme sürecinde toplumun yargı algısı.
(Bu çalışmalar tam on yıl önce yapıldı. Henüz HSYK'nın yapısı değişmemiş, FETÖ söz sahibi olacak kadar kadrolaşmamış... O günün hâkimlerinin, savcılarının ruh hâlini anlamak için önemli.. Sonra bir ara dönem var: 2010-2014.. Bir de 15 Temmuz sonrası var. Benzeri bir çalışma bugünkü kadrolarla yüz yüze görüşülerek yapılsa mukayese imkânı çıkar ortaya.. Nereden nereye gelmişiz veya nereye gitmişiz?)
İlkini "Adalet Biraz Es Geçiliyor" ismiyle, ikincisini, "Biraz Adil Biraz Değil" ismiyle TESEV sitesinde bulabilirsiniz.
Bu iki çalışmayı baştan sona dikkatle okudum demek benim için iddialı olur. Ama birincisine bayağı dikkatli göz gezdirdim.
Acaba ülkemizdeki hâkim savcıların yüzde kaçı bu çalışmayı okumuştur.
50'den fazla hâkim savcı ile yüz yüze görüşülerek hazırlanmış bu çalışma.
Hazırlayanlar akademisyen.
TESEV: "Bu projelerin esas amacı, yargı kurumuna ilişkin kamuoyunda yapılan tartışmalara ışık tutacak akademik bilgi üretmek, uzman görüşü oluşturmak ve bu birikimleri yargıya ait sorunların çözümüne ilişkin önerilere dönüştürmektir."
Bu çalışmayı okuyun. Hâkim ve savcıların nasıl bir çevreden geldiğini, hangi şartlarda yetiştiğini, günlerdir ekranda tartışılan yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı konularında ne düşündüklerini öğrenmiş olursunuz.
Hâkimler ve savcılarla yapılan görüşmelerden benim çıkardığım özet sonuç şu:
* Benzetmemi mazur görün, bizimkiler bu işi biraz usta çırak ilişkisi ile öğreniyor. Bizden öncekiler böyle yapıyordu, biz de onların yanında böyle öğrendik.
* Hâkim ve savcıların önemli bir kısmı tıpkı eski YÖK ve rektörler gibi kendini devleti ve rejimi korumakla görevli sayıyor, sanıyor.
Hatta biri, "işin içinde devlet olunca nasıl desem adalet biraz es geçilir" diyor.
* Anayasanın 90. maddesinde yapılan değişikliği tasvip etmeyen bir hâkim;
"Benim ülkemde, benim ülkemin kanunları geçerli ve eğer benim ülkemde iki kanun tezat teşkil ediyorsa, onu düzeltecek makam ve merciler vardır. Yani Avrupa Birliği normlarında veya onun hükümlerine göre, ben kabul edemiyorum onu. Ben onu içişlerime müdahale diye de kabul ediyorum. Ben uygun görmüyorum" diyor.
*Bir başkası; "Şimdi kişi, insan hak ve özgürlüklerine inanıyorsa, bizim anayasamız en genişini sağlıyor. Benim ILO'ya yahut Avrupa Birliği normlarına müracaat etmem gerekmiyor. Benim anayasam özgürlüğü vermiş bana.." diyor.
Anayasamızda bir eksiklik görmüyor.
AİHM'ne gidilmesini hoş karşılamıyor.
Gariptir hiçbiri siyasi müdahale ile karşılaştığını söylemiyor.
Ama yargı bağımsızlığı denilince İşte Adalet Bakanlığı falan diyor.
Çoğu tayin terfi, HSYK işine takılıyor.
SAVAŞ DEĞİL OYLAMA
Referandumu ölüm kalım meselesi yaparsak, bir savaşa benzetirsek, son savaş dersek, arzu edilmeyen bir sonuç çıkması hâlinde ne olur?
Son savaşı kaybetmiş oluruz.
Oysa bu nihayetinde bir halk oylaması.
Bizim tonlamamıza bakılırsa bütün dünya işini gücünü bırakmış, gözü kulağı bizim anayasa oylamamızda.
Yok böyle bir şey, rahat olun, kasmayın kendinizi.. Becerebiliyorsanız gülümseyin, esprili konuşun, ölüm kalım meselesi değil deyin.
Her konuyu kenarından köşesinden "Çanakkale geçilmez"e bağlamak, Kurtuluş Harbi gibi takdim etmek her zaman çözüm olmaz.
Dünya ekonomisindeki payımız yüzde 0,9.