Hava tahmin raporu
Kızılderililerin reisi kabilesini toplamış, "Bu kış çok şiddetli geçecek, tedbirinizi alın" demiş.Kabile odun erzak stokuna başlamış.Havalarda hiçbir bozulma olmayınca hava tahmin raporu veren kuruma...
Kızılderililerin reisi kabilesini toplamış, "Bu kış çok şiddetli geçecek, tedbirinizi alın" demiş.
Kabile odun erzak stokuna başlamış.
Havalarda hiçbir bozulma olmayınca hava tahmin raporu veren kuruma gitmiş.. Kışın nasıl geçeceğini sormuş. Kurum da çok şiddetli geçecek, demiş. Reis bunun üzerine kabilesini bir defa daha ikaz etmiş:
-Aman ha, demiş; elinizi çabuk tutun, tedbirinizi artırın.
Aradan bir ay geçmiş, şiddetli kış yok.. Havalar aksine çok güzel. Tekrar kuruma gitmiş, "Yahu siz tahminlerinizi nasıl yapıyorsunuz?" demiş. Kurum yetkilisi de Kızılderililerin aldığı tedbire bakıyoruz, demiş; bu kadar odun stokladıklarına göre kış şiddetli geçecek demektir.
.....
Ekonomi öyledir böyledir ama biraz da beklenti işidir. Kapalı ekonomi olsa problem yok. Oturur kuru sabitler işinize bakarsınız. Gerisi un, yağ, şeker problemidir. Ona da zaten Türkler yatkın.. Karneye bağlayıp "Hadi arslanlarım" dedi mi gerisi gelir. Ama yarım yamalak da olsa piyasa ekonomisine kenarından köşesinden bulaşmışsanız, uluslararası sisteme entegre olmuşsanız, sıkın dişinizi düşman kapıda demeniz bir işe yaramaz.
ADAM YERİNE KONULMAK
Orta hâlli bir iş adamı var. Özelliği, çalıştırdığı işçilerin hemen hepsini bizzat mülakat yaparak işe alması.
-Bugüne kadar binlerce insanla muhatap oldum, diyor.
İş isteyen herkese sorarmış:
-Daha önceki işinden niye ayrıldın?
-Şunu gördüm, diyor. İnsanlar için ücret ikinci, üçüncü planda kalıyor. Dertlerini çok rahat ifade edemeseler de adam yerine konulmak istiyorlar. Adam yerine konulmadıkları için işlerinden ayrılıyorlar. Peki adam yerine konulmak ne demek? Gerçi bugünlerde çok kimsenin böyle bir talepte bulunacak mecali yok ama normal zamanlarda nasıl davranılırsa insanları adam yerine koymuş oluruz?
Bir dostum anlatmıştı, yıllar önce yurt dışında bir bankada sıraya girmiş. Birkaç günlük tatil öncesi olduğu için kuyruk uzunmuş. Bugünkü gibi bilgisayarlar, otomatlar yokmuş. Kuyrukta elinde kumbara ile bekleyen bir çocuk da varmış. Çocuğa sıra gelince veznedar diğer insanlara davrandığı gibi davranmış.
-Buyurun bayım, demiş, emriniz?