İftar Topu
Nihayetinde ülkemizi seviyoruz. Ufak tefek sahtekarlıklarımız ülkemize renk katıyor. . . .Biz bu taraftan Eyy İsrail derken öbür taraftan onlardan bir abi ile İtalya'larda görüşüp, "Yahu şu işleri artık...
Nihayetinde ülkemizi seviyoruz. Ufak tefek sahtekarlıklarımız ülkemize renk katıyor.
. . .
Biz bu taraftan Eyy İsrail derken öbür taraftan onlardan bir abi ile İtalya'larda görüşüp, "Yahu şu işleri artık tatlıya bağlayalım" hesabı yapıyoruz.
Benim açımdan problem yok. Biz buyuz.. Bizim çizgilerimiz olur, hassasiyetimiz olur, sabrımızın taştığı anlar olur, eee artık taşırmayın diyenlerimiz olur.. Yadırganacak bir tarafı yok.
Bir de Eyy Salih Müslim var.. Eyy PYD.. O abi de geçen gün Ankara'ya gelmiş.
Görüşmüşüz. Hassasiyetlerimizi -dikte- etmişiz. Dikte derken bize hükümran bir eda ile söylemek yakışır. En azından öyle söylendiğine dair haber yapmak yakışır.
Barzaniler, Talabaniler zamanında öyle olurdu. Peşmergebaşı biz de ancak bir binbaşıya muadil görülürdü, binbaşı da çağırır şunu söyler bunu söylerdi. Şunu söylediği bunu söylediği söylenirdi. Şu ve bu da genelde dirayet, hassasiyet olurdu. Olduğu söylenirdi.
. . .
Abi en baştan müttefik olalım, olmaz. Dolaşarak gelmek lazım. İnce siyasettir. Belki pazarlık gücümüz artıyordur. Eskiden olsa aç İncirlik'i, açtım abi.. Şimdi yok öyle.. Pazarlık, pazarlık daha doğrusu müzakere, müzakere.. Bak hala açmadık. Şaşırıyor tabii Amerikalılar. Alışmışlar aç deyince açılmasına, açılmayınca ne yapacaklar ki, boyunlarını büküp gidecekler. 2003'te gitmediler mi? Tezkere geçmeyince bir şey yapabildiler mi?
. . .
MHP'nin başkanlık seçimindeki ince siyaseti biraz Türk devletinin bölgedeki ince siyasetini çağrıştırıyor. AKP'ye karşıyız, HDP'ye karşıyız, adayımızın arkasındayız, Baykal'a bir sözümüz yok, 4. turda bile olmayan adayımıza oy veririz.. Sonuç?