Troliçe tartışması
Neredeyse iki senedir bu memlekette hiçbir konu tartışılmıyor.Ama hiçbir konu tartışılmıyor.Biri bir şey söylediği zaman öbür kampta ise daha konuşmasını bitirmeden infaz timleri ateşe...
Neredeyse iki senedir bu memlekette hiçbir konu tartışılmıyor.
Ama hiçbir konu tartışılmıyor.
Biri bir şey söylediği zaman öbür kampta ise daha konuşmasını bitirmeden infaz timleri ateşe başlıyor.
Bu kampta ise hainlikle itham ediliyor.
Adamın söylediği yanlış mı?
Önemi yok.
Buna karşılık söyleyeceğin bir şey var mı?
Gerek yok.
Sen ne istiyorsun?
Konuşmasın.
Neden?
Şimdi sırası değil.
***
Muhtemelen hiçbir konunun tartışılamıyor olmasını harp hâlinde olmamıza bağlayanlar vardır. Cephedeyiz, savaşıyoruz. Savaşırken naz çekecek, fantezi ile uğraşacak hâlimiz yok.
Bülent Arınç'ın Taha Akyol'la konuşmasının metnini okudum.
"Ne diyor, derdi ne olabilir"den önce “keşke bu endişelerini daha önce dile getirmiş olsaydı bir anlamı olurdu” diye düşündüm.
Sonra “Yahu iyi hoş diyoruz da acaba o zaman söylediklerini anlayışla karşılar mıydık?” diye kendime sordum.
Karşılamazdık.
***
İnsan en azından siyaset arkadaşlarından, muarızlarından şöyle bir şey bekliyor:
“Yargı konusunda dedi ki... Dediklerinden şu kısmı doğru ama şu hususlara katılmak mümkün değil.”
Veya “Biz o düzenlemeyi yaparken sayın Arınç da parlamentodaydı… Hükümetteydi... O zaman bir itirazı olmadı, endişesini dile getirmedi. İki yıllık uygulama sonunda biz de bazı aksaklıklar müşahede ettik, elden geçireceğiz, üzerinde çalışacağız” vs.
Veya “Dolmabahçe konusu anlattığı gibi değil, doğrusu şudur” denilebilirdi.
Hakaret edince, infaz edince, susturun şunu deyince neyi hâlletmiş olabileceğimizi, ne kadar süreliğine hâlletmiş olabileceğimizi anlayabilsem, ben de dert etmeyeceğim.