Dinime dahleden bari Müselman olsa!
Son zamanlarda din adına ahkam kesen bazılarının eski veya yeni birtakım söylem ve ifadeleri ortaya saçılmak suretiyle gündem oluşturuldu. Bu durum bilhassa dine ve İslam’a mesafeli hatta düşman kişilerin arayıp da...
Son zamanlarda din adına ahkam kesen bazılarının eski veya yeni birtakım söylem ve ifadeleri ortaya saçılmak suretiyle gündem oluşturuldu. Bu durum bilhassa dine ve İslam’a mesafeli hatta düşman kişilerin arayıp da bulamadıkları bir husustur.
Zira bunlar meseleyi doğru mu yanlış mı diye ayırt etmezler. Vurmak istediklerine buradan saldırmayı marifet addederler. Nitekim “Kadınlar Günü” yaklaşırken bu köşe yazarları ve sözde aydınlar böyle bir girişimde bulundular. Bilhassa Nurettin Yıldız’ın asansör vb. konuşmalarını ele alarak Müslümanlara saldırmaya başladılar.
Cumhurbaşkanımız da o gün (kadınlar günü) bir vesilesiyle onların yanlışlarını beyan ederken “güncelleme” kelimesini kullandığında, bu zevata daha başka fırsatlar ortaya çıktı.
“Dinime dahleden bari Müselman olsa”, sözünün gereği bu defa da mütedeyyin Ehl-i sünnet kitlelerle Sayın Cumhurbaşkanımızın arasını açmak üzere manşetler atmaya hatta zil takıp oynamaya başladılar.
Oysa Cumhurbaşkanımız onlar gibi düşünmediğini ve sözünün tashihini en net bir biçimde ertesi gün tam zamanında ve yerinde olarak yaptı.
Bu arada, bütün bunlara din âlimlerinin ve ilahiyat hocalarının cevap vermesi gerektiğini ve yeni FETÖ’lere fırsat verilmemesi hususunu, altını çize çize belirtti.
Bunun üzerine Mehmet Görmez alelacele TRT1’e çıkarak açıklamalarda bulundu. Neden Mehmet Görmez ve TRT1 demekten kendini alamıyor insan.
Zira Mehmet Görmez bir FETÖ projesi olan Kutlu Doğum Haftası’nı kaldırmamak uğruna, neredeyse “harakiri” yaparak Diyanet’in başından ayrıldı.
Bu arada hatırlayınız henüz görevinden ayrılmadan 2017 yılı ramazan ayında TRT ile ortaklaşa Kur’ân-ı kerim okuma yarışması düzenlemişlerdi. Diyanet bu projenin ortağı olduğu halde TRT’yi bu faaliyeti nedeniyle en çok Görmez eleştirmiş, Cumhurbaşkanımız da kendisini son final gecesi tenkit etmişti.
Buna rağmen TRT, neden Görmez’i çıkartarak güya birilerine cevap vermesinin yolunu açtı dersiniz? Görmez, bir yerlere hazırlanmak mı istemektedir? Yıllarca FETÖ’nün faaliyetlerine tek söz etmeyen Ali Bardakoğlu ve Mehmet Görmez ekibi hâlâ Diyanet’te işbaşında mıdır?
Peki Cumhurbaşkanımızın yeni FETÖ’lere yol açılmamalı tedbir alınmalı diyerek dikkat çektiği ve bütün bu tartışmaların odağındaki isim olan N. Yıldız’a, İslamoğlu ve Taslaman gibilere bunların tek açıklaması olmuş mudur? Görmez Diyanet’in başında iken Yıldız’ı, hangi görevlerde bulundurmuş ve nerelerde vaizlikler yaptırmıştır, bunlar unutuldu mu?
Bu arada Yıldız’ı savunanlar da şunlara cevap aramalılar: N. Yıldız bugüne kadar Ehl-i sünnete uygun düşmeyen hangi ifadesinden rücu etmiştir. Umuma hitap eden hangi yanlışından vazgeçmiştir?.. Kapalı kapılar ardındaki özür dileyişler umumu hiçbir zaman bağlamaz.
N. Yıldız’ın hezeyanları
Yıldız’ın zaman zaman benim TV’lerde de tenkit ettiğim ve tırnak içerisinde verdiğim şu sözlerine dikkat kesilelim:
Son dönemlerde bilhassa Ramazan ayında Enderun teravihini kıldıranları hedef edinerek, “Hilafet makamını hak etmediği hâlde işgal eden Osmanlı’nın, son yeteneksiz padişahlarının zevk-i sefasını (Enderun teravihini) ibadet diye bana sunuyorsun…” derken Osmanlıları tahkir etmektedir.
“Keşke Fatih yedi dil öğreneceği yerde, bir tane tefsir kitabını da baştan sona okumuş olsaydı ve tasavvuf yönü de ilerlemiş olsaydı...” Fatih Sultan Mehmed’in tefsir hocalarını hiç duymamış demek ki.
“II. Abdülhamid piyano çalmaktan Aziz Mahmud Hüdai’nin yanına gitmeye fırsat bulamadı” sözüyle cehaletinin boyutunu ortaya koymakta II. Abdülhamid Han’ın Aziz Mahmud Hüdai’den üç asır sonra yaşadığının farkında bile olmadığını belli etmektedir.
“Kanuni 100 kere şeyhülislama sorduysa 300 kere de tembih etmiş. Ölmeden fetva kâğıtlarının kabre konmasını istemiş ama o kâğıtlar seni kurtaramaz!” Peki neden kurtaramaz? Ne yapmış da kurtaramaz? Bir tane günahını söyleyebilir mi? N. Yıldız bu sözleri Muhteşem Yüzyıl dizisinin tesirinde kalarak mı söylemektedir acaba?
Yine Kanuni için “Viyana önlerine kadar gideceğine bir kere hac etmiş olsaydın” demektedir. Cihadın ne olduğunu bilmemesi bir yana Abdülhamid Han’ı dinlememekle itham ettiği Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin “Padişahlara hac gerekmez” sözünü bilmiş olsaydı keşke!..
Yıldız’ın ithamları sadece Osmanlılarla sınırlı kalmamıştır. Hâlâ internette dolaşan videolarında geçen şu sözleri Müslümanları rencide etmektedir:
“Resulullah bile kâmil değildi, mürşid nasıl kâmil olur?”
“Âdem (aleyhisselam) çocuklarını yetiştirmeyi beceremedi.”