Aydınlık hasreti...
İşi yakında bırakacağı için patronun buyruğuna pek kulak asmamış... Osmanlıca öğrenmediği gibi harfleri de tam söyleyemiyor. İzmirliler de zaten miting kürsüsünde “Sin- Kaf”...
İşi yakında bırakacağı için patronun buyruğuna pek kulak asmamış... Osmanlıca öğrenmediği gibi harfleri de tam söyleyemiyor.
İzmirliler de zaten miting kürsüsünde “Sin- Kaf” edildiğinin pek farkında değil.
İzmirli bu. Gözleri camide değil ki, ezanda kulakları olsun.
Asıl talihsizlik o devlet büyüğünün mühendis olmasıdır.
Avukat olsaydı, “Sin- Kaf”ın mahkeme tutanaklarına geçirilen necip milletimizin en yaygın lafı olduğunu bilirdi.
1912 tevellütlü Karşıyaka Spor Kulübü’nün ünlü sloganını, tersine çevirmekle yetindi ve sonra da “Kaf-Sin” diyerek susuverdi.
Böylece o ayıp söz, şahane bir romantizm ile noktalandı: “Kiss” (Yani öpücük).
Belki de bye-bye öpücüğü!.
Bu sistemde zaten Başbakanlık yok hükmünde.
***
Bugün siyasi muhabbet yasak.
Muhbirler her yerde, savcılar ise tepemizde.
“Hayırlısı neyse, o olsun!” gibi yerli - milli sözler ve “ağır abi laflar” ile idare edeceğiz artık. Şöylesi örneğin:
“Siyasette standart diye bir şey yoktur. Bütün liderler aslında var olmayan kaidenin istisnalarıdır!”
Bu cümleyi bir ucundan tutup sündürerek bu yazıdan adaylardan birine destek iddianamesi ya da kösteknamesi çıkartacak cin bir sayın “cim” savcısı mı?
Çıkarsa da n’apalım?
Napalm bombası değil ya!
Adaletin karşısında boynumuz kıldan İnce, pardon Erdoğan.
***
Şükürler olsun ki, sadece 6 cumhurbaşkanı adayımız var.
Ve yalnızca birini seçmek zorundayız. Ya milleti vaktinden 1.5 yıl önce sandığa sürükleyen “irade” hepsini birden seçmeyi şart koşsaydı.
Daha beteri, pusulada 10 parti var. Toplam vekil adayı sayısı ise tam 6 bin! Allah’a şükür, bunların da sadece 600 tanesini seçeceğiz.
Demokrasi biraz da, af edersiniz “kelle” adedi değil mi?
***