CB’na (arkadaşça) bir mektup
Muhterem Cumhurbaşkanı, Son derece önemli bir “itiraf”ta bulundunuz: “Fetö konusunda, 2010 yılından beri arkadaşlarınızı ikna edemediğinizden”yakındınız! Avukatlarınız, dilerim bu...
Muhterem Cumhurbaşkanı, Son derece önemli bir “itiraf”ta bulundunuz:
“Fetö konusunda, 2010 yılından beri arkadaşlarınızı ikna edemediğinizden”yakındınız!
Avukatlarınız, dilerim bu şikâyetinizi de dava konusu yaparlar.
Böylece arkadaşlarınıza “örgüt üyesi” olmadıklarını anlatma fırsatı tanımış olurlar.
Muhterem Cumhurbaşkanı,
Arkadaşlarınızı Fetö konusunda ikna edemediniz. Ama bendeniz de sizi edemedim.
Üstelik biz arkadaş markadaş da değiliz!
Naçizane bu köşede, tam 3.5 yıl önce, üstelik 17-25 Aralık’tan çok önce
“(Fetö) Falında 40 katır 40 satır var” diye yazmıştım. (15 Şubat 2013 - Aynı gün Odatv de yazıyı tam metin yayımladı!)
Kulak veren olmadı ve ne yazık ki fal doğru çıktı...
İşte o yazı:.
“Başbakan Erdoğan’ın, Ekim 2011’deki Güney Afrika gezisi iktidar - cemaat ‘rekabeti ve garabeti’ni görünür hale getirdi.
Adı sadece ‘Ali Bey’ diye bilinen çok zengin, çok güçlü bir cemaat ehlinin büyük katkılarıyla Afrika kıtasının Selimiye Camii benzeri en görkemli camisinin (Nizamiye Camii) açılışı yapılacaktı.
Ama Erdoğan, açılışa gitmeyerek cemaati büyük bir düş kırıklığına uğrattı.
Benzer bir hayal kırıklığını da Erdoğan’a Zaman yaşatmıştı:
Zaman yazarı Ali Bulaç, Anayasa Mahkemesi’nin, AKP’yi kapatma kararını açıklayacağı sırada ‘AK Parti’nin kapatılması, Türkiye’nin dengelerini pek fazla değiştirmeyecektir!’ diye yazdı. Bu yazı ki ‘F.Gülen Resmi Sitesi’nde hâlâ duruyor.
Cemaatin şirket ve okul düzeyinde hizmet verdiği Afrika ülkelerine hükümetin büyükelçilikler ile THY’nin yeni uçuş hatları açması aslında ‘Cemaatin paralel yapılanması’nı denetlemek içindi.
Ama bu durum tam tersi sonuç veriyor:
Cemaat daha güçleniyor... ‘Erdoğan’sız AKP’nin akıbeti’ gibi, ‘Gülen’siz cemaatin geleceği’ de kenarda köşede tartışılabiliyor.”
Muhterem Cumhurbaşkanı,
Arkadaş değiliz, ama çok eski ortak bir arkadaşımız var: İskenderpaşa’dan Kamil...
Kamil partili değil. Sizin cephenin deyimiyle sadece Allah’ın adamı. Güney Afrika’ya yaptığınız 34 Ekim 2011’deki gezide cemaatle iplerin kopacağını orada gözlemlemiş, benimle de paylaşmış ve yazmıştım. (Haber kaynağı açıklanmaz ama söz konusu darbe olunca istisnaya cevaz olabilir.)
Kamil’in görüp fark ettiğini ve arkadaşları ile paylaştığını, Bakanlarınız ve MİT Müsteşarınız nasıl görmez ve size iletmez?! (Ve af buyurunuz lütfen, siz nasıl hâlâ“Ne istediler de vermedik” diyebilirsiniz?)
Çünkü arkadaşlarınız gibi anlatılsa siz de tam ikna olmayacaktınız!
Mesela Hakan Şükür konusu var.
Kamil “hasta” GS’li. Hakan Şükür’ün hallerinden, ilk evliliğini bitirme biçiminden ve nihayet milletvekili yapılmasından hiç hoşlanmamıştı. Biraz da onun telkini ile Hakan Şükür’ü marke etmeye başladım.
Ve 4.5 yıl önce bu köşede şu yazı çıktı: