ABD’nin PYD hesabı ve kuşkular

ABD başkan yardımcısı Biden’la 2 saati Başbakan Davutoğlu ile 2.5 saati Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olmak üzere tam 4.5 saatlik bir müzakerede ortaya bütün stratejik ittifak ve dostluk söylemlerine rağmen ciddi vizyon...

ABD başkan yardımcısı Biden’la 2 saati Başbakan Davutoğlu ile 2.5 saati Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olmak üzere tam 4.5 saatlik bir müzakerede ortaya bütün stratejik ittifak ve dostluk söylemlerine rağmen ciddi vizyon farklılığının ortaya çıktığı gözleniyor.

Problemli birçok konu başlığı olduğu anlaşılıyor ama özellikle PYD konusundaki farklılık, Amerika’nın bölge politikalarından kuşku duyulması için yeterli sebep diye düşünüyorum ben.

Normalde, PKK’yı terör örgütü olarak niteleyen ve bölgede Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu bilen bir Amerika’nın PYD konusunda Türkiye ile böylesine farklılaşmasını izah etmek kolay görünmüyor. Acaba Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Biden’la görüşmeleri sonunda bu farklılaşmayı nasıl okudular? Neyi amaçlıyor Amerika PYD’yi bir aktör olarak Suriye’de devrede tutmak suretiyle? Bu, sadece DAİŞ’le mücadelenin “kara gücü” olması boyutuyla mı ele alınıyor yoksa, Suriye’nin yarınki yapılanmasında Türkiye’nin güney sınırında enerji yollarında bir partner boyutuyla mı? Acaba Kandil’e “Bölgede konjonktür değişti, bize yollar açıldı” ümidi veren ve çözüm sürecini torpilleten etkenlerle ABD’nin PYD korumasının bir ilişkisi var mı?

Eminim bizim liderlerimizin de içinde bu kuşkular mevcuttur. Acaba cevabı ne?

Koç’larla ilgili bir - iki husus

Mustafa Koç’un ölümünün ve cenazesinin sosyal bir olay niteliği kazandığı açık. Acaba Koç Ailesi bile, ortaya çıkan farklılığı fark etmiş midir? Acaba böyle bir atmosferi bekliyorlar mıydı?

Aslında Mustafa Koç’un gezi olaylarındaki profili oldukça tartışılan bir profildi. Koç Ailesi’nin bugüne kadarki gelişi ile Türkiye toplumu ile manevi bir irtibat kurduğu da söylenemez. Baba Vehbi Koç’un evet, günde birkaç vakit namaz kıldığına dair bilgiler vardı ama onlar da yoğun bir dini alakayı gösteren olgular değildi.

Geçenlerde Ali Koç’un kapitalizmin vahşi boyutuna ilişkin eleştirileri, Koç Ailesi adına bir farklılık oluşturuyordu.

Bunları, aileyi eleştirmek için yazıyor değilim. Ama ürünleri ile Türkiye’de hemen her ailede karşılığı olan Koç’lar, mesela Sabancı’lara göre topluma daha mesafeli idi.

Ama cenaze farklı oldu. Medya da cenazeyi “işçilerden patronlara hemen herkesin buluştuğu bir fenomen” olarak sundu. Tabutun üzerine serilen ve üzerinde “Lailahe illallahül melikü’l hakki’l mübin - Muhammedün rasulullahi sadıku’l va’di’l emin” yazılı sancak da bu atmosferi daha büyülü hale getirdi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu defa “Sen Sorosçu değilsin” kriteri 22 Kasım 2024 | 1.153 Okunma Suud’daki rezillik 21 Kasım 2024 | 4.411 Okunma İç barış – İç cephe 19 Kasım 2024 | 640 Okunma Belediye hesaplaşmasından öte… 17 Kasım 2024 | 491 Okunma Musallada yatan insanlığımız 15 Kasım 2024 | 398 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar