Acaba Davos’un rövanşı mıydı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendine has “Orada biz bulunmalıyız” duyarlılığıyla gittiği ve yarıda kesip döndüğü Muhammed Ali’nin cenaze törenini daha titiz değerlendirmek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendine has “Orada biz bulunmalıyız” duyarlılığıyla gittiği ve yarıda kesip döndüğü Muhammed Ali’nin cenaze törenini daha titiz değerlendirmek gerekiyor.
“Geri dönme” kararına yol açan gelişmelerin tümü sakil, ama o yaşananların bile yanında hafif kalacağı skandala tanık olmamak, orada rol almamak yine de bir şans.
Haham Micahel Lerner’in kürsüye çıkarıldığı anı düşünün.
Farzedin ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lerner’in karşısında dinleyici sırasında oturuyor. Ve haham şunları söylüyor:
“Türkiye’nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin.”
Tam bir şok.
Davos’ta Tayyip Bey Şimon Peres’in yüzüne karşı “Öldürmeye gelince siz çok iyi bilirsiniz.” demişti. Şimdi onun yüzüne karşı “Türkiye’nin Kürtleri öldürdüğü”nü söyleyen bir haham çıkacaktı.
Ne olurdu bu durumda?
Muhammed Ali gibi başarılı boks hayatına taşıdığı “Müslüman kimlik” vurgusuyla dünyanın ilgi odağı olmuş bir boksörün cenaze törenine katılan tek Müslüman Cumhurbaşkanı ve onun huzurunda onun ülkesine yönelen “Kürtleri öldürme” suçlaması.
Tayyip bey ayağa kalkıp bir şeyler mi söylerdi hahama, hiçbir şey söylemeyip terk mi ederdi orayı?