AİHM’i ne yapacağız?
“Devletin dini adalettir” öz deyişini mevcut iktidarın sözcülerinden kaç defa duymuşuzdur bilemiyorum.Kendisini “Muhafazakar” diye tanımlayan bir kadroya yakışır bu söz. “Adalet...
“Devletin dini adalettir” öz deyişini mevcut iktidarın sözcülerinden kaç defa duymuşuzdur bilemiyorum.
Kendisini “Muhafazakar” diye tanımlayan bir kadroya yakışır bu söz.
“Adalet duyarlılığı” vardı da bu iktidarın. Mensupları ve bağlıları hem de liderlik seviyesinde sistemin “Adalet özürlü” yapısından çok çekmişti. Partiler kapatılmış, liderler cezalandırılmış, muhafazakâr kitleler bir dönem neredeyse sistem dışı hale getirilmişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘AİHM)bir uluslararası yargı kurumu idi. Aslında bu siyasi çizginin “Batı’ya karşı mesafeli” duruşu gereği, AİHM’e tavırlı olması gerekirdi. Ama içerde kurulu düzenden o kadar bağrı yanmıştı ki, AB ile ilişkilerin heyecanla sürdürüldüğü dönemde, 7 mayıs 2004’te Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrası şöyle değiştirilmişti:
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası...