Batağa sürükleniş seyri
ABD Başkanlık seçiminin Türkiye’de “Gülen’in akıbeti” bağlamında değerlendirilmesi tabii. Ben başından beri dedim ki, “Bu sürdürülemez bir iş, kendi ülkesinden...
ABD Başkanlık seçiminin Türkiye’de “Gülen’in akıbeti” bağlamında değerlendirilmesi tabii. Ben başından beri dedim ki, “Bu sürdürülemez bir iş, kendi ülkesinden kaçıp da başka yerlerde savaş sürdürmek er geç batağa saplanacaktır. Ya bulunduğunuz ülkenin Türkiye’ye karşı kullandığı bir araca dönüşeceksiniz ya da o ülkenin Türkiye ile iyi ilişkiler kurma zarureti çerçevesinde teslim edileceksiniz.”
Hillary Clintonseçilseydi bile Gülen için çıkış yolu yoktu. Ya Amerika, FG’nin kendisi için temsil ettiği çıkarlar adına, bütün gemileri yakıp, Türkiye’nin üstünü çizecek ya da ne pahasına olursa olsun“problem kaynağı” olarak gördüğü Erdoğan’ı tasfiye etme yolunu seçecekti.
15 Temmuz böyle bir şey miydi? Muhtemel, ama o da işe yaramadı. Peki, bundan sonra ne olacak?
Şu an Gülen’i kara kara düşündüren şey bu olmalı.
Şimdi en başa dönelim.
Aslında bu iş, en baştan çıkmaza girmesi mukadder bir işti.
Şu soru önemli, diye düşünüyorum:
- Ne oldu da bir cemaat, savaşa soyundu? Bunun, iktidarla ilişkiler açısından anlaşılabilir bir cevabı var mıdır?
Bu kopuşun Cemaatin “Hizmet” diye nitelediği alanların kısıtlanması ile bağlantılı bir yönünün bulunmadığı açıktır. Evet, “ne istedilerse verilen bir yapı” nasıl yerim dar diyebilir ki? Hani nerede ise “paralel yapı” içselleştirilmişti iktidar tarafından. Her