Ben mi çok safım, yoksa...?
7 Haziran gibi herkesin çok hayati olduğu noktasında ittifak ettiği bir seçim öncesinde, siyasetin en merkezindeki parti olarak Ak Parti’nin çok boyutlu bir hareketlilik yaşadığı açık. “Tabii lider”ini...
7 Haziran gibi herkesin çok hayati olduğu noktasında ittifak ettiği bir seçim öncesinde, siyasetin en merkezindeki parti olarak Ak Parti’nin çok boyutlu bir hareketlilik yaşadığı açık.
“Tabii lider”ini Cumhurbaşkanlığına göndermiş.
Yerine Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı olarak Davutoğlu gelmiş..
Ancak bu değişimle birlikte başkanlık sistemi önerisi gündeme girmiş, dolayısıyla ilerdeki bir zamanda Başbakanlığın Başkanlığa yerini bırakacağı ihtimali belirmiş.
Bu arada partinin kurucu öncülerinden birisinin, sayın Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş, bununla birlikte siyaset içindeki varlığının nasıl devam edebileceği sorusu güncelleşmiş.
Ve yine bu arada “Üç dönemlikler” uygulaması ile birçok kurucu üye dahil, partinin başından beri omurgasını oluşturan kadrolar kısmen kenara çekilmiş.
Bütün bunların, partinin yeni yapısını nasıl şekillendireceği, partide kimin belirleyici olacağı sorularını da beraberinde getireceği tabii.
O noktada Erdoğan etkisi, Gül etkisi ve Davutoğlu etkisi gibi başlıklar açıldığını gözlemliyoruz.
Tayyip Bey’in etrafındakiler, Davutoğlu’nun etrafındakiler, Gül’ün etrafındakiler...
Hükümetin kuruluşunda kimin belirleyici olduğu yorumları...
Ve nihayet, aday belirlemelerinde kimin ağırlığı olduğu spekülasyonları...