Bıçak kemiğe dayanınca...

Nihayet Cerablus harekatı. Adı “Fırat kalkanı” şeklinde konulan bir harekat. Evet, DAEŞ’i Cerablus’tan süpürmek var bu harekatın amacında ama Türkiye’yi asıl heyecanlandıran boyutunun...

Nihayet Cerablus harekatı. Adı “Fırat kalkanı” şeklinde konulan bir harekat. Evet, DAEŞ’i Cerablus’tan süpürmek var bu harekatın amacında ama Türkiye’yi asıl heyecanlandıran boyutunun “PYD’nin Fırat’ın Batı’sında koridor edinme hesabı”na yönelik darbe niteliği taşıdığı açık.

Böyle bir harekatın ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın çok sancılı günlerin akabinde Türkiye’ye geldiği güne denk gelmesi ayrıca dikkat çekici.

PYD, bizim Amerika’ya bir türlü anlatamadığımız bir tehdit. PKK’yı terör örgütü görüp onun uzantısı halindeki PYD’ye “DAEŞ’le mücadele ediyor” gerekçesiyle koruma sağlayan bir “Müttefik, dost, stratejik ortak” oldu Amerika. Bizim Cumhurbaşkanlığı seviyesinde “Bu nasıl müttefiklik?” diye sorguladığımız bir müttefik oldu. “Güney sınırlarımızda, içerdeki terörü besleyecek bir yapıyı nasıl korursunuz?” diye hesaba çektiğimiz müttefik.

Söz verdiler, “Fırat’ın Batı’sında kalmayacaklar” dediler ama içimiz rahat etmedi. Çünkü PYD ilerliyor, Menbiç’e el koymaya kalkıyor, Cerablus’u ele geçirip Afrin’e bir adımlık mesafe kalması yolunda hamle yapıyordu.

Amerika ayak sürüyordu deyim yerindeyse. Serzenişlerimiz karşılık vermiyordu.

Bu arada Rusya ile yaşanan gerilim sebebiyle Suriye’de adım atamıyorduk.

Avrupa Amerika ile paralel bir şekilde “Erdoğan karşıtlığı”nı Türkiye karşıtlığına dönüştürmüş durumda, Türkiye’nin bütün hassasiyetlerini gözardı ediyordu.

Türkiye bir hamle yaptı, Rusya ile gerilimi sonlandırdı.

İran ile diyalogu artırdı.

Bu, Suriye’deki iki ana aktörle ilişkileri durultmak anlamına geliyordu.

Bu arada 15 Temmuz oldu, Amerika adeta bir akıl tutulması yaşadı ve muhtemelen içinden “Acaba darbe başarılı olur mu?” sorusu- ümidi geçti. Yarım ağız geçmiş olsunlar geldi, gelmedi. Üstelik darbenin 1 numarası Amerika’daydı. Bir tür koruma konumundaydı.

Türkiye’nin öfkesi daha da arttı.

Öyle ki yine Cumhurbaşkanlığı seviyesinde meydanlarda “Ya Türkiye ya FETÖ!” sesi yankılandı.

Ve işte ABD Başkan Yardımcısı Türkiye’ye geldi.

Biden yolda iken başladı Fırat Kalkanı harekatı. Saat 04.00’te.

ABD’nin haberi var mıydı bu harekattan?

Vardı kuşkusuz, çünkü Biden’dan önce Amerikalı askeri yetkililer gelmişti ve Cerablus harekatının “Koalisyon güçleri” ile birlikte DAEŞ’e karşı yürüyen bir harekat olduğu açıklanmaktaydı.

Ama Türkiye kendi güvenlik öncelikleri sebebiyle farklı bir boyut katmakta bu harekata...

DAEŞ’le mücadeleye evet, ama artı, bana yönelik diğer tehdidin de bertaraf edilmesi.

Bu PYD tehdidi. PYD’yi vuruyoruz, vuracağız.

Soru şu: Amerika ne diyecek?

Amerika bir şey demiyor. Stratejik aklı varsa demeyecek. Üstelik harekat Biden burada iken gerçekleşiyor ve zımni onay gözleniyor. Hatta havadan destek sağlanıyor. Belki de bir özür beyanı...

Amerika, Türkiye ile ilişkilerin riske girdiğini gördü mü? Suriye’de Türkiye, Rusya, İran, Amerika’nın perspektiflerinin yakınlaştığı yeni bir dönem mi başlıyor?

Türkiye o kadar yüksek sesle tepkilerini dile getirdi ki, Amerika’nın hala kırılmayı görmemesi ya stratejik körlük ya da Erdoğan şahsında Türkiye’yi gözden çıkarma anlamına gelecekti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu defa “Sen Sorosçu değilsin” kriteri 22 Kasım 2024 | 1.107 Okunma Suud’daki rezillik 21 Kasım 2024 | 4.397 Okunma İç barış – İç cephe 19 Kasım 2024 | 640 Okunma Belediye hesaplaşmasından öte… 17 Kasım 2024 | 491 Okunma Musallada yatan insanlığımız 15 Kasım 2024 | 398 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar