Bir çift çocuk ayakkabısı
1950’li yıllar. Sipariş ayakkabı yapıyordu Ahmet Usta. Bayram arefesi bir adam girdi kapıdan içeri, yanında bir çocuk. Çocuğuna bayram için ayakkabı yaptırmak istediğini söyledi. İşler yoğundu. Ama müşteriyi, hele yanında çocuk olan bir müşteriyi...
1950’li yıllar. Sipariş ayakkabı yapıyordu Ahmet Usta. Bayram arefesi bir adam girdi kapıdan içeri, yanında bir çocuk. Çocuğuna bayram için ayakkabı yaptırmak istediğini söyledi. İşler yoğundu. Ama müşteriyi, hele yanında çocuk olan bir müşteriyi geri çevirmek olmazdı.
-Olur yapalım, dedi.
Ölçüsünü aldı, “bayramdan iki gün önce gelin alın”, dedi.
Yaptı ayakkabıyı. Çok da güzel oldu. Şöyle pırıl pırıl, gıcır gıcır bir ayakkabı. Adam geldi ayakkabıyı almak için bayramdan iki gün önce. Ama hali biraz garipçeydi.
-İşte ayakkabı, dedi Ahmet Usta. Çok güzel oldu. Adam;
-Usta be, eline sağlık ayakkabıyı yapmışsın. Ama bizim işler kesat gitti, para çıkıştıramadık. Bilmem ki veresiye verir misin, tam da bayram öncesi, işlerin yoğun iken yaptın.
Ahmet Usta ne desin. Adam doğru mu söylüyor yalan mı bilinmez ki. Ortada verilmiş bir emek var, ama müşteride para yok.