Bir damar daha var
Karar Gazetesi Yazarı Ahmet Taşgetiren'in bugünkü (04.02.2022)'' Bir damar daha var'' başlıklı yazısı.
Cumhur İttifakı, “Milliyetçilik – Muhafazakarlık damarı” üzerine oturuyor. Öyle hesaplandı, kurgulandı; “bu kesimin zeminde yüzde 65 etkinliği vardır, öyleyse Cumhurbaşkanlığı hep orada olur, orası tahkim edilirse sırtlar yere gelmez.” Hesap – kurgu buydu. Bu kurguda Türkiye’nin bütünlüğü hesabı var mıydı, ancak şöyle vardı:
Toplumun ana kütlesi budur, bu kütle bir arada tutulursa ülkenin “beka meselesi”nde sorun olmaz. Bu yaklaşımda biraz “içerdeki ötekiler”e karşı zımni bir mevzi oluşturma alt-bilinci de vardı.
Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’na tepki olarak doğdu. Böyle bir ittifakın oluşumu da kaçınılmazdı, çünkü sistem siyasi rekabet ve alternatif oluşturmak için başka yol bırakmamıştı. Cumhur İttifakı “Milliyetçi – muhafazakâr blok” şeklinde oluşunca, karşıya ne kalmıştı? Bir CHP damarı… Halen Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP hangi toplumsal bloku temsil ediyordu? Batıcılık? Ulusalcılık? Atatürkçülük? İslami aidiyetin siyasi muhafazakârlıktan farklılaşan renkleri… vs. Buna MHP’den koparak partileşen ve MHP diğer tarafın omurgasında yer aldığı için oraya katılamayan “milliyetçi” renklerin ağır bastığı İyi Parti eklendi. Saadet, Demokrat Parti bu cenahla ilişki kuran yeni renkler oldu. Halen siyasi zeminde yine Ak Parti’den koparak oluştukları için o blokta yer alamayacak olan Gelecek ve Deva partilerinin Millet İttifakı’na katılıp katılmayacaklarını konuşuluyor.
Bu siyasi zemin, bir yandan kitleleri belli bir mecrada toplamak için kamplaşmayı getirirken diğer yandan da en azından yüzde 50’nin üstünde bir toplum tabanına ulaşmak için, farkların görmezden gelinmesini, dolayısıyla uzlaşmayı getiriyor. Cumhur İttifakı’nda Ak Parti’nin muhafazakârlığı ile MHP’nin muhafazakârlığı, MHP’nin milliyetçiliği ile de Ak Parti’nin milliyetçiliği birebir üst üste oturmuyor. Ama bir uzlaşma zemini bulmuş gibi hareket ediyorlar.
Millet İttifakı’nın iki ana paydaşı CHP ile İyi Parti birebir üst üste oturan politik zihniyete sahip değiller. Ama özellikle Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’in belki parti kadrolarını da aşan bir ortak zemin ürettikleri, onu sürdürdükleri bir vakıa. Aslında, toplum gerçekliğinin, tepelerdeki kadar politik farklılaşma içinde olmadığı dikkate alınırsa bu birlikteliği olağandışı bulmamak gerekiyor. Buraya, merkez sağdan gelen Demokrat Parti’nin monte olması da şaşırtıcı gelmiyor. Peki ya Saadet, Gelecek ve DEVA’nın birlikteliği?