Bir “din politikası”na ihtiyaç var mı?
Otomobille dolaşırken bir radyodaki konuşmaya takıldı kulağım. …… Hoca “Deist olduğunu açıklayan imamlar var, diyordu. Bu adamı Diyanet tayin ediyor, adam mihraba geçiyor ve görev icabı namazı...
Otomobille dolaşırken bir radyodaki konuşmaya takıldı kulağım. …… Hoca “Deist olduğunu açıklayan imamlar var, diyordu. Bu adamı Diyanet tayin ediyor, adam mihraba geçiyor ve görev icabı namazı kıldırıyor. Bu deist imamın arkasındaki insanların namazı ne olacak?”
Benzer sözler kamuoyunda çok bilinen cübbeli – cübbesiz hocalardan da işitilmiştir. İmam Hatiplerin, İlahiyatların hoca kadrosuna, onlar tarafından yetiştirilen öğrencilerin niteliğine ve bu nesille Türkiye’de dini hayatın gelecekte nasıl olacağına dair “kaygı yüklü” ifadelere rastlamamış olamazsınız.
Başka türlü kaygıların da yine dini camiadan, mesela İlahiyat camiasından, başka yapılara karşı seslendirildiği de kimsenin yabancısı değildir.
….
Belli ki böyle ulu orta seslendirilen konuyu ele almak gerekiyor. Özellikle de islâmî hassasiyeti olanların…
Cumhuriyet’in başlangıcında devletin bir “Din politikası” vardı. “Dini alanı kontrol” diye tanımlanacak bu politika, bir İslam tarifi yapmayı da amaçlıyor ve o tarifin dışındaki İslam’ı riskli alan olarak görüyordu.
Sonunda bu politika, “Laikçilik” diye de...