‘Büyük akıl - Oyun kurucular’ ve Biz
Medyanın iki duayen ismi dün “Dış konjonktür” konusunu değerlendiren yazılara imza attılar. Mehmet Barlas ve Güneri Civaoğlu. Barlas’tan bir alıntı yapayım: “Bugünlerde ayrıntıları ile tam...
Medyanın iki duayen ismi dün “Dış konjonktür” konusunu değerlendiren yazılara imza attılar. Mehmet Barlas ve Güneri Civaoğlu.
Barlas’tan bir alıntı yapayım:
“Bugünlerde ayrıntıları ile tam tahlil edemediğimiz ve “Büyük akıl” kavramı ile nitelediğimiz olguya “Dış konjonktür” de diyebiliriz. Ama bazılarımız saplantılarımızın ve kişilere dönük takıntılarımızın rüzgârına kapılıp “İktidar” ile “Türkiye”yi aynı görebiliyoruz. “Büyük akıl”ın hedefinde ise iktidarın değil, Türkiye’nin ya da Irak’ın yahut Suriye’nin bulunduğunu göremiyoruz.
“Tüm ulusal sorunlarının aynı zamanda uluslararası sorunları da oluşturduğu bir jeo-politik konumdaki Türkiye’nin siyasi kaderi veya istikrarı, sade seçmenin elinde değildir. “Seçmen”in veya iç dinamiklerin ağırlığı dört yılda bir iktidarı belirler. Ama “Dış konjonktür”ün belirleyici etkisi hiç bitmez. Terör de şiddetini dış konjonktüre uyarlı biçimde artırır ya da azaltır.”
Ve Civaoğlu’nun “Perdenin arkasındakiler” diye tanımladığı alana bakalım:
“TSK ve diğer güvenlik güçleri şehitler vererek, kahramanca ve sivillere zarar vermemek için -canları pahasına- görevlerini özenle, hakkıyla yapıyorlar.
Ancak...
Perdenin arkasındakiler Ankara’nın işi.
Diplomasi ustalıklarıyla, perdenin arkasındaki “oyun kurucular” üzerinde etkili olmak, silahlı mücadele kadar önemlidir.
Bu nasıl bir “oyundur” ki birbirine “hasım” tüm “oyun kurucular” Türkiye’ye karşı adeta “omuz omuza, el ele vermişler.”
Ankara diplomasiyle önce bu bloktaki çatlağı bulmalı ve büyütmelidir.
Bloku ayırmalıdır.
“Çatlak” yoksa, çatlağı Ankara yaratmalıdır.”