Cinnetin adı Avrupa mı oldu?
Merkezde Papa, etrafına İngiltere hariç, AB'nin bütün üye ülke liderleri sıralanmış. AB'nin kuruluşuna zemin hazırlayan Roma Anlaşmasının 60'ıncı yıldönümü için Roma'da...
Merkezde Papa, etrafına İngiltere hariç, AB'nin bütün üye ülke liderleri sıralanmış. AB'nin kuruluşuna zemin hazırlayan Roma Anlaşmasının 60'ıncı yıldönümü için Roma'da toplanılmış da, buraya kadar gelinmişken Papa'nın ziyaret edilmemesinin yakışık almayacağı düşünülmüş!
Hiç kuşkusuz tipik bir fotoğraf bu. AB'nin “Hristiyan merkezli” bir yapı olduğuna sembolik bir tanık aransa böylesi zor bulunur.
AB ve Hristiyanlık. AB ve kültür – medeniyet aidiyeti. Bunlar öteden beri gündemdedir.
Farklı bir medeniyet – kültür aidiyeti söz konusu olduğu için Türkiye ile ilişkiler söz konusu olduğunda “AB kimliği” daha çok gündemdedir. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, AB anayasasına “Hristiyan aidiyeti”ne ilişkin bir madde konması konusunda ısrar edince Türkiye buna çok itiraz etmişti. Avrupa ülkelerinden özellikle sol - liberal çevrelerden itirazlar da oldu.
Türkiye'de AB'ye “Hristiyan birliği” niteliği sebebiyle bir tepki damarı hep bulundu. Özellikle İslam - Batı hesaplaşması çerçevesinde bu damar daha diri idi. Ayrıca Osmanlı'nın son döneminden başlayan bir İslamcılık - Türkçülük - Batıcılık farklılaşmasının da güncel yansıması AB ile ilişkilerde somutlaşmaktaydı.
Refah çizgisi AB'ye hep mesafeli kaldı. Biraz biraz Recai Kutan Bey döneminde farklı bir dil devreye girdi ama kısa sürdü.
“İslami kesim”in AB ile ilişkide, tıpkı Amerika ile ilişkide olduğu gibi, farklı bir tavra yönelmesi, AK Parti'nin oluşum sürecinde başladı. Benim değerlendirmem hep şöyle oldu: Refah Partisi ile Ak Parti'nin ya da Erbakan çizgisi ile Erdoğan - Gül çizgisinin temel farklarından biri “Dış Politika özeleştirisi” olmuştur. Belki bu Reel politika - İdeal politika farklılaşmasıdır. Bu farklılaşmanın ana zemininde de, Türkiye'de islami kadroların iktidara gelmesine karşı dışardaki rezervleri devreden çıkarma yaklaşımı vardır.