Derinleşen kimlik parçalanması

Samuel Huntington “Medeniyetler Çatışması” kitabında Türkiye’yi “kimliği parçalanmış ülke” niteliğinde tanımlıyordu.Osmanlı, kendisini İslam devleti olarak görmesine rağmen...

Samuel Huntington “Medeniyetler Çatışması” kitabında Türkiye’yi “kimliği parçalanmış ülke” niteliğinde tanımlıyordu.

Osmanlı, kendisini İslam devleti olarak görmesine rağmen, çok milletli – çok kültürlü bir devletti. Bu farkları tek bir kimlikte eritmek gibi politikası da olmadı.

Osmanlı’nın mirası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, “Ulus devlet” yaklaşımı ile, yeknesak bir kültür inşa etmeye yöneldi. Ama daha başta “Dini sınırlama” yaklaşımı, din alanında derin bir farklılaşmayı beraberinde getirdi. Cumhuriyet tarihi Dindar – Laik çatışmalarının zemini oldu.

Türkiye Dindar – Laik geriliminin zirve yaptığı 28 Şubat döneminden sonra, 20 yıldan bu yana, “Dindar” diye tanımlanabilecek bir siyasi kadronun yönetiminde. Yola geniş kesimleri kucaklama perspektifi ile çıkılmış olsa dahi, zaman içinde, belirli bir oy yüzdesinin tahkiminin de zorlaması ile, “ideolojik hüviyeti daha keskin” bir siyasi çizgi ortaya çıktı.

Bekleneceği gibi bu ideolojik keskinlik, karşıtını doğurmakta, ya da zaten derinlerde akmakta olan tepkiyi gün yüzüne çıkarmakta...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu defa “Sen Sorosçu değilsin” kriteri 22 Kasım 2024 | 218 Okunma Suud’daki rezillik 21 Kasım 2024 | 4.283 Okunma İç barış – İç cephe 19 Kasım 2024 | 639 Okunma Belediye hesaplaşmasından öte… 17 Kasım 2024 | 491 Okunma Musallada yatan insanlığımız 15 Kasım 2024 | 397 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar