Eski yol arkadaşlarından hayati uyarılar
İktidarın geçmişi, bugünü değerlendirme zemini var mı? İktidarın bu tür uyarıları dinleme psikolojisi var mı? İktidarın sürecin nereye doğru aktığına bakma imkânı var mı? Yoksa her şey yüzde 50 artı 1 kaygısının nasıl çözüleceği ve bunun için de...
Bir: Çözüm sürecinde kademelenme yanlıştı.
İki: Devlet bu ülke insanlarının tabii insan hakları neyse hiç kimse ile herhangi bir pazarlığa girmeden onu re’sen tanımalıdır.
Üç: Terör örgütü ile asla haklar konusunda pazarlığa girilmemeli, onunla silahların bırakılması ve dağdan inilmesi görüşülmelidir.
Bunlar, benim “Çözüm süreci” sırasında ısrarla vurguladığım hususlardı. Bir yandan evet “Analar ağlamasın” ekseninde gelişen süreçte “Akil İnsanlar Heyeti” bünyesinde çalışmalar yürütüyor, bir yandan da yazılarımda, bu sürecin örgütü güçlendirmemesi, Hükümetin bazı hakları vermemekte direndiği buna karşılık Kürt vatandaşlarımıza hakların örgütün mücadelesi ve pazarlığı ile sağlandığı gibi bir sonucun çıkmaması gerektiğini ısrarla yazdım.
Örgüt, “silahları bırakmıyor, ülkeden çıkmıyorsa bunu Hükümetten istediklerini alamamış olma”ya bağlıyor bu da örgüte alanda propaganda imkânı veriyordu.
Sonunda işin içine Suriye girdi, Kobani girdi, Amerika girdi, hendekler girdi ve çözüm süreci bitti.