Fetva
Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren (28 Aralık 2021 ) yazısında islamiyet üzerinden ekonomi planlamasını yorumladı : Fetvayı bazen, insanları dini bir konuda ikna etmekte yarar gören yöneticiler talep edebilir.
İslam’ın ilk tebliğinde ilk Müslümanlara kazandırılan temel özelliklerden birisi “Farklılık bilinci” idi. Yeni bir inanç, yeni değerler sistemi ile gelen İslam, mü’minlerinden “Yeni bir kimlik” oluşturmalarını istiyordu. Şirk’ten arınmak gerekiyordu. Onun için şirk toplumunun önderlerinin inanç ve değerlerde “uzlaşma” önerilerine razı olunmadı. “Kelime-i Tevhid”in yani “La ilahe illallah”ın “La ilahe – ilah yok” ifadesi ile başlayıp, yani tüm ilahları yoksayıp, “İllallah - Ancak Allah var” diye tamamlanıyor olması çok önemsendi.
Ben “Farklılık bilinci”nin inanç – kültür karmaşası yaşanan zeminlerde her zaman önem taşıdığına inanırım. Bu kendi değerlerinin ve kendi değer dünyasına aykırı olanların farkında olma ve “kişilik insicamı”nı koruma hassasiyetidir.
Böyle bir hassasiyet oluşmadığı takdirde çok farklı kültür – değer yargılarının biçimlendirdiği kozmopolit bir kişilik dünyasının oluşması riski vardır.
Bu farklı kültür ve hayat tarzlarıyla gerilim yaşamak anlamına gelmiyor, kendi “kişilik insicamı”nı koruma duyarlılığını ifade ediyor.
Bu duyarlılık olmadığı takdirde, zaman içinde kişilik dönüşümleri gerçekleşiyor, kişilik dönüşümlerine paralel biçimde bilinç dönüşümleri ortaya çıkıyor, yaşanan şartlar dinin – inancın normali haline dönüşüyor.