Geç kalmışlık sendromu
Türkiye ve İslam dünyasının meselelerine gündelik gerilimlerle değil de, kalıcı perspektiflerle bakanlar, ana problemi görmekte gecikmiyorlar. Dün iki mülakat okudum, ikisinde de böyle temel bir perspektif çabası...
Türkiye ve İslam dünyasının meselelerine gündelik gerilimlerle değil de, kalıcı perspektiflerle bakanlar, ana problemi görmekte gecikmiyorlar.
Dün iki mülakat okudum, ikisinde de böyle temel bir perspektif çabası vardı.
Birisi Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın Hürriyet’ten İpek Özbey’e verdiği mülakat, diğeri AYBÜ öğr. ü. Dr. Merve Seren’in Star’dan Fadime Özkan’a...
Kalın’ın mülakatı, “Barbar Modern Medeni” isimli yeni çıkan kitabı bağlamında gerçekleşmiş. Dr. Seren’in mülakatı ise, Türkiye’nin stratejik ilişkilerini irdeliyor.
Mustafa Karaalioğlu’nun dünkü yazısında benim “100 yılın muhasebesi ve eğitim” başlıklı yazıma atıfla, şu cümleler paylaşılmıştı:
“Gecikmiş işler var.
Dünya ile aramızda açılmış mesafeler var.
Gecikmiş işleri yapmak, açılmış mesafeleri kapatmak ve bu arada insan zayiatına izin vermemek.
Ben derim, bu işte biraz “Can havliyle” gayret etmek gerekiyor.”
İşte bu “Geç kalmışlık” problemini gördüm iki mülakatta ve farkedilmişliğin yaygınlaşmasından mutlu oldum.
H H H
Dr. Merve Seren, bunu şöyle ifade ediyor:
“Aslında savunma sanayii değil; bilim-teknolojide ve buna bağlı olarak Ar-Ge ve Ür-Ge yatırımlarında geç kalınmışlık yaşandığı kabul edilmelidir. Bu geç kalınmışlık siyasi konjonktür ve karar alıcı mekanizmayla doğrudan ilintili bir durum.” (Star, 26 kasım 2018)