Güven veren devlet
Devlet güven duyulması gereken bir yapıdır. Toplumlar devleti bunun için tesis ederler. Ülke, insanı insanın kurdu gibi telakki eden orman kanunundan çıksın, güven tesis edilsin. Güvenlik birimleri herkese karşı eşit mesafede dursun, yargı da güven ortamını tesis eden supap olsun.
Üsküdar’dan Eminönü’ne bir vapur yolculuğunu düşünün. İşte o kadar kısa sürede yan yana oturduğunuz bir avukat. Büyük bir avukatlık bürosunun yöneticilerinden biri. Hoş – beş konuşulacak ya:
-İşler nasıl ….. Bey?
-Sorma abi, avukatlık bitti. Davalar özel ilişkilerle sonuçlandırılıyor, o da farklı bir yapılanmayı gerektiriyor.
…
Nasıl bu noktaya gelir bir avukat? Özel ilişki nedir davalarda?
Sonuçta bir dava yargıç, savcı, davalı, davacı, tanıklar, avukatlar ve delillerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkacak karardan ibaret değil mi? Bunların tamamı aynı mahkeme salonunda gerçekleşmez mi? Bu süreç sağlıklı işliyorsa, ortaya çıkacak kararda hata bile olsa, tabii bir süreç işlemiş olmaz mı?
Burada adaleti saptıracak olan şey, davalının davacının, ya da taraf avukatlarının iddia makamı olan savcı ile veya karar mercii olan yargıçla arka oda ilişkileri kurmaları ve kararı yönlendirmeleridir. Sağlıklı delil bulmak yerine “Adamını bulmak” yani.