HDP-örgüt ilişkisi
Örgütten kastımın PKK, KCK, Kandil ya da Öcalan olduğu belli.HDP’nin bu yapılarla ilgisi açık. Aldığı oylarda bu yapıların etkisinin olduğu da açık. Özellikle Doğu-Güneydoğu’da...
Örgütten kastımın PKK, KCK, Kandil ya da Öcalan olduğu belli.
HDP’nin bu yapılarla ilgisi açık. Aldığı oylarda bu yapıların etkisinin olduğu da açık. Özellikle Doğu-Güneydoğu’da ama KCK örgütlenmesi Türkiye’yi kapsadığı için daha genelde tüm Türkiye’de, Kürt oylarına yönelik kuşatma ile HDP’ye oy akışının sağlandığı kesin. HDP’nin önemli kimlik boyutunun etnik nitelik taşıdığında da kuşku yok.
Ancak, bütün bunlara bir şerh koyma zarureti de var.
HDP yola “Türkiyelileşme” söylemi ile çıktı, bu çerçevede İslami kimliğe bir ölçüde açıldı, bir ölçüde farklı marjinal kimliklerle iletişim sağladı ve artı “Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız” gibi bir ana başlık sunarak, iç-dış platformlarda oluşturulan “Erdoğan karşıtlığı”nı kendi hesabına sandığa taşımaya yöneldi, bütün bunlardan kümülatif bir sonuç çıktı ve yüzde 13 oy ve 80 milletvekiliyle “Türkiye” Büyük Millet Meclisi’ne girmeyi başardı. HDP’nin Meclis’te yemin töreninde sergilediği ılımlı görünüm de “Biz bundan sonra burada rol üstleneceğiz” mesajından ibarettir.
Ben, şu yukarıdaki paragrafta çizdiğim çerçeve içinde HDP’nin geldiği noktanın özel bir değerlendirmeyi hak ettiği kanaatindeyim.
Burada sanıyorum HDP için de en önemli konu, birinci paragrafta belirttiğim gerçekler çerçevesinde örgüt ile ilişkinin nasıl sürdürüleceği konusudur.
Bir yandan örgüt ile “Üst askeri vesayet” diye tanımlanacak bir ilişki, diğer yandan “Türkiyelileşme”nin getirdiği çeşitlilik ve TBMM bünyesindeki aktüel gündemlerin zorladığı karar ve tavır merhaleleri.