İlk adımlar ve sonrası
Karar Gazetesi Yazarı Ahmet Taşgetiren'in bugünkü (04.03.2022)'' İlk adımlar ve sonrası'' başlıklı yazısı.
Önce “Acaba yapabilecekler mi?” ye odaklaşılıyor ister istemez. Yani 6 parti, “6 benzemez” bir masa etrafında toplanabilecekler mi? Zor bir şey çünkü bu Türkiye’de. Koalisyonların zorluğunu yaşamış bir ülkede. Siyasetin, farklı damarların gerilimi üzerine kurgulandığı, oy yığılmalarının öyle gerçekleştiği ülkede. Herkesin birbirine yönelik gardları bulunduğu ülkede. Yine siyasetin yoğun beklentiler oluşturduğu ve o beklentileri tatmin etmeyecek yapılaşmaların daha baştan sakat doğma potansiyeli barındırdığı ülkede…
O zorluk aşıldı mı? Eh, iki adım atıldı. Önce yuvarlak masa, sonra bir vizyon sunumu çerçevesinde uzun masada… Ama hala ilk paragrafta sayılan “hassas alanlar” potansiyel kırılma zemini olarak duruyor.
Bu konuya ilişkin bir tespit dikkatimi çekti. Onu paylaşacağım. KONDA genel müdürü Bekir Ağırdır t24’te (21 Şubat) “Millet İttifakı önündeki en öncelikli mesele: Güven” başlıklı bir değerlendirme yaptı. Oradan bir bölüm.
“12 Şubat fotoğrafı üzerine birçok spekülasyon yapılacak olsa da bence o fotoğrafın asıl gösterdiği Kılıçdaroğlu ve Akşener’in tevazuları ve kararlılıkları. Hangi partinin kaç oyu var meselesine takılmadan toplantının organizasyonundan fotoğrafa kadar tüm detaylar eşit altı partinin ittifakını gösteriyor.
“Oy oranına göre ağırlığın, liderliğin, sözcülüğün değil siyasi varoluşlar üzerinden eşitlik meselesi ülkenin geleceği için önemli.
“Bugün karşımızda “muhafazakârlar, sekülerler, Kürtler” şeklinde tanımlayabileceğimiz üç Türkiye var. Partilerin her biri de bu üç Türkiye’den birine az veya çok sıkışmış durumda. İktidardakiler dâhil hiçbir parti aslında tam manasıyla kitle partisi değil ne yazık ki.
Ülkenin karşı karşıya olduğu mesele de Erdoğan’ın yerine yeni bir Erdoğan bulabilmekten öte üç Türkiye’nin ortak geleceğini inşa etme…”