İnsan bir durup kendine bakmalı
Hayat akıyor, zaman içinde statüler değişiyor. Her statünün kendine has gerekleri ve o gereklerin insan karakterine yansımaları-etkileri var. Biz her statü içinde aynı insan olduğumuzu zannederken gerçekte...
Hayat akıyor, zaman içinde statüler değişiyor.
Her statünün kendine has gerekleri ve o gereklerin insan karakterine yansımaları-etkileri var.
Biz her statü içinde aynı insan olduğumuzu zannederken gerçekte farkında olmadan başkalaşabiliyoruz.
Başkalaşım, statü gereği olmanın çok ötesinde içimizdeki başka bir varlığın bizde tecessüm etmesine yol açıyor.
İçimizdeki başka bir varlık!
Mevlana “İnsanın içinde Musa da var Firavun da” der.
Dini metinlerimiz insanın bu gel gitlerini yücelikler ile alçaklıklar arasındaki bir seyir olarak bildirirler. Kur'an diliyle ahsen-i takvim-esfel-i safilin gel giti.
Peygamberimiz aleyhisselam da “Şeytan insanın damarlarında dolaşır” der.
Şeytan damarlarda dolaşırsa belli ki boş durmaz. Onun da misyonu var. İnsanın kulağına kendine göre yönelişler fısıldar, onları süsler, telkin eder.
İnsan bu gel giti, hayatın akışı içindeki rollerinde-statülerinde yaşar.
İşyerinde usta başı olursunuz, başkalaşırsınız.
Dairede amir olur, başkalaşırsınız.
Bir ailenin reisi olur başkalaşırsınız.
İşçi iken başka, işadamı iken başka insan olursunuz.
Bir takımın kaptanı olursunuz, başkalaşırsınız.
Bir lokantada şef olur, başkalaşırsınız.
Bir ilde belediye başkanı olursunuz, bir ülkede iktidar olur, muhalefet olur başkalaşırsınız.
Adaleti arayan iken başka, hakim, savcı iken başka insan olursunuz.
Medyayı tüketirken başka, medyayı yönetirken başka olursunuz.