Mağduriyet Kılıçdaroğlu’nun meselesi mi?
Sayın Başbakan’ın “Mağduriyetler” konusundaki açıklamalarına baktığımda ikili bir hassasiyet görüyorum: Biri, “Sapla saman karışmasın - İntikamcı değil adil...
Sayın Başbakan’ın “Mağduriyetler” konusundaki açıklamalarına baktığımda ikili bir hassasiyet görüyorum:
Biri, “Sapla saman karışmasın - İntikamcı değil adil olacağız” vurgusu. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “At izi it izi birbirine karışmasın” değerlendirmesinde de karşılığını bulan bir vurgu.
İkincisi, “Mağduriyet söylemi FETÖ’ye karşı mücadeleyi sulandırma gayretidir” vurgusu.
Bu ikili hassasiyeti değerlendirdiğimizde, her ikisinin de toplumsal karşılığının bulunduğunu gözlüyoruz.
“Sapla saman karışmasın” hassasiyeti seslendiriliyor, çünkü böyle durumlar var. Başbakan’a göre “Yüzde bir seviyesinde” bile olsa bir mağduriyet var ve Ak Parti, böyle bir haksızlığa yol açmak istemiyor. Başbakan’ın bunun kendi tabanında sancıya yol açacağı endişesini de dikkate aldığı farzedilebilir.
“Mağduriyet söylemi”ni dışlayan ve “Asıl mağdurlar” diyerek “15 Temmuz şehitlerini gazilerini” öne çıkaran yaklaşım ise, FETÖ ile mücadelenin tansiyonunun düşmesinden duyulan endişe ile bağlantılı.
“Mağduriyet”in her geçen gün ana muhalefet lideri tarafından daha etkin biçimde sahiplenildiği de bir vakıa. “16 günlük bebeğin annesinden ayrılması, 8 aylık hamilenin, şeker hastasının alınması, ilacının verilmemesi, adamla birlikte, karısının, çocuklarının suçlanması, bütün bir ailenin yoksulluğa, açlığa mahkum edilmesi” Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmalarına giriyor ve tv’lerden kamuoyuna yansıyor.
Şu tespiti yapabiliriz: Sırf siyasi hesapla yapıldığını düşündüğümüzde Kılıçdaroğlu’nun Ak Parti tabanına uzanmak istediğini tahmin edebiliriz. Çünkü sonuç itibariyle FETÖ’nün imam vs. gibi “örgüt içi” statülerle kendisine bağladığı kişiler dışında “FETÖ operasyonları”nın onbinlerce insana ulaştığı bir vakıadır.