Ortak payda
Akil İnsanlar Heyeti” çalışmasının Eskişehir safhasında salonda buluşan sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden birisi ayağa kalktı ve şöyle söyledi: “-Benim annem Kürt babam Türk. Bir ayrışma olduğunda ben ne olacağım? ...
Şöyle bir cevap verdim:
“-Seni ikiye kesecekler, annen ile baban aralarında kur’a çekecekler, hangi tarafın Kürt çıkarsa annen alacak, diğer tarafın da Türk sayılacağı için onu da baban alacak.”
Salondaki herkes kahkaha attı.
Evet, evliliklerle etnik farklılaşmayı aşmıştık biz.
Kırşehir’de toplandığımızda katılan herkes, çarşıda Kürt ile Türk’ün yan yana ticaret yaptığını, öğle yemeklerini birlikte yediklerini söyledi.
Evet, ticari ilişkilerle de etnik farklılaşmayı aşmıştık.
Önceki gün Cuma kıldık, yanımda duran kişinin hangi ırktan, hangi partiden, hangi cemaatten, hangi sosyal statü mensubu olduğu aklıma gelmedi. Allah’ın huzurunda bir tarağın dişleri gibi eşitlenmiş, omuzlarımızı birbirine dayamıştık.
Allah Rasulü (s.a.v.) Veda hutbesinde insanların bir kısmı ile inanç kardeşi ama bir kısmıyla da “hilkat eşi” olduğumuzu ilan ediyor.